MURAT BELGE’NİN İMAN DOLU SOSYALİZM AÇIKLAMASI!..
Tam tarihini bilmiyorum ama sanırım yaklaşık 1-2 aydır bilhassa Taraf Gazetesi yazarları kendi aralarında “Al gülüm ver gülüm” misali “Sosyalizm” i tartışıyorlar. Esasında okumam gereken bu tartışmanın hiçbir yazısını okumadım çünkü bu tartışma bana göre Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Cemil Çiçek’in sosyalizmi tartışması gibi bişey, yani sosyalizme inanmayanların tartışması.
Sosyalizme inanmayanlar dediğime bakmayın, Murat Belge hâlâ inatla sosyalist olduğunu söylese de ben kendisine Sorosyalist demeye devam edeceğim. Hatta baş Sorosyalist odur da diyebilirim. Sovyetlerin yıkımında başrol oynamış ve Polonya’da sendikacı Lech Walesa’yı da sonuna kadar desteklemiş olan Soros’un gizli temsilcisidir Murat Belge. Tartışmaya katılan Roni Margulies de sosyalistim dese de ben gerçek bir sosyalistin anti sosyalist çabalar gösteren ve bugüne de değin inadına AKP, inadına Fethullah diyen bir gazetede çalışacağına inanmıyorum. Halil Berktay’ın zaten neden bu tartışmada olduğunu anlamadığım gibi Nabi Yağcı’nın da nasıl TKP Genel Sekreteri olduğunu umarım bir gün biri bana anlatır.
Bu tartışma durup dururken mi yapılıyor, bence hayır, planlanmış bir oyun, hani derler ya “Ununu elemiş” diye, bu kişiler de kendi kafalarına göre sosyalizmi elemişler kendilerine göre kırıntılarını tartışıyorlar.
Yazının girişi uzun oldu ama Murat Belge’nin Fethullah Gülen’in Aksiyon Dergisi’ne verdiği söyleşiyi okuyunca bunları açıklamak zorunda hissettim kendimi. Söyleşiden 2 soru yanıt kafama takıldı:
– “Bir sol parti çıkacaksa, bu, AK Parti’nin içinde yaşayacağı kriz sonrasında olabilir.” diyorsunuz. Bu çok ilginç, bu kadar vahim mi durum?
– Şu an sosyalist değerlere yakın ve yatkın insanlar AKP’ye oy veren insanlar. Bunların bir kısmı yeni kurulacak bir sol partiye de oy vereceklerdir. Müstakbel sosyalistlerimizi Yeni Zelanda’dan ithal edemeyeceğimize göre olacaksa bu memlekette yaşayan insanlardan olacak.
Hem Fethullah Gülen’in hem de Soros’un ısrarla ortaya attığı “Ilımlı İslam” modeline çok uygun bir yanıt Belge’nin söylediği, hatta utanmasa AKP’nin içinden “Sosyalist Ilımlı İslam” modelinin çıkacağını da söyleyecek nerdeyse. SHP’nin canlandırılacağı dönemi anımsayın, Yıldıray Oğur hergün oluşacak partideki yeni grupları yazıyordu ve bunların arasında Sosyalist Müslümanlar da vardı. AKP’ye oy verenler nasıl oluyor da sosyalist değerlere yatkın anlamak olası değil, ANAP gibi, AKP gibi partiler halka nasıl üçkağıtçı ve zengin olmayı öğreten partiler, halk da bunu yeteri kadar özümsüyor ki bu kadar oy veriyor. Üçkağıdı öğrenerek mi sosyalistleri destekleyecekler bunlar. Belge’ye sorulan ikinci soruya verdiği yanıt tam da benim yıllardır söylediğim bişey ama bir eksiğiyle:
– Bu da karşıdaki ile nasıl ilişki kuracağınızı belirliyor herhâlde…
– Ben antagonist çelişkiye inanmam. Bir seferinde Ertuğrul Kürkçü, ‘devrimci olan ya da olmayan’ diye bir ölçüt atmıştı. Hâlbuki ben Stalinistle beraber olamam; ama devrimci olmayanla olurum. Ben de ne kadar devrimciyim çok da belli değil. Çok da devrimci falan değilim. Yani ben elbette ki Müslüman’la da, liberalle de konuşurum; ama faşistle konuşmam. Onunla yapacak bir şeyim yok çünkü.
Belge burada kelime oyunu yapıyor ve kendini ele veriyor aslında. “Stalinistle beraber olamam. Yani ben elbette ki Müslüman’la da, liberalle de konuşurum; ama faşistle konuşmam.” diyor. Murat Belge de en az benim kadar türkçeyi bilir ve beraber olmakla konuşmanın ayrı fiiller olduğunun farkındadır. Ben de Stalinistle beraber olmayabilirim ama kendisiyle konuşurum. Ama esas konu Belge’nin konuştuğu Müslüman’dan ne anladığıdır. Dindar dediğimiz kesim Müslüman’ı mı yoksa dinci dediğimiz kesim mi? Murat Belge son yıllarda şeriata inanan dinci kesimle iç içe yaşıyor ve onları savunuyor. Zaten söyleşi yaptığı dergi de o görüşü savunan bir dergi. Erdoğan daha geçenlerde laik olmadığını söyledi, yani esasında beyin olarak dinin devleti yönetmesi gerektiğini anlattı. Şimdilik yapamıyor olması bunu asla yapmayacak anlamına gelmiyor. Bunun adı “Teokrasi”dir ve faşizmden ayırt edemezsiniz. Hatta dini değerlere bağlanarak geldiğinden def etmesi faşist iktidardan çok daha zordur çünkü teokrasi Tanrı düzenidir. Vatikan, Suudi Arabistan ve İran teokrasiyle yönetilir.
Ben de bir faşistle konuşmam, Belge’nin dediği gibi ona bişey anlatamam. (Bunu derken kemikleşmiş insanları kastediyorum, sempatizanı değil.) Ama dinciyle hiç konuşamam çünkü onu ikna ettiğim her şeyde karşıma Kur’an’ı çıkaracaktır ve her dediğimi ona göre dinleyecektir yani hiç dinlemeyecektir. Babamın dediği gibi “Madem bütün icatlar Kuran’da vardı da neden birini siz keşfetmedinşz kardeşim…”
Murat Belge bu kelime oyununu neden yapmış da “Müslüman’la konuşurum…” diyor çünkü tam da bu sosyalist tartışmanın orasında kendisini hâlâ sosyalist diye yuttururken “Müslüman’la beraber olamam…” diyemediğinden. Çünkü onlarla beraber ve neredeyse sonuna kadar savunuyor. Bundan sonraki yazı yada konuşmalarından birine “Sevgili Mümin Sosyalist Arkadaşlarım,” diye başlayabilir. Kolay gelsin, davan mübarek olsun Murat Belge…
“Bir sol parti çıkacaksa, bu, AK Parti’nin içinde yaşayacağı kriz sonrasında olabilir.”
AKP’nin anti tezinin, yine AKPnin bolunmesiyle ortaya cikacak bir hizipten kaynaklanicagina ben de inaniyorum. Bu kendine sol veya sosyalist diyen bir parti mi olur yoksa “ileri demokrasi” yerine “gercek demokrasi” diyen bir parti mi olur bilemem. Ancak surasi kesin ki ne CHP, ne BDP bir anti tez uretecek kapasitede parti degiller. MHP’den soz etmeye gerek bile yok…
Yorum tarafından Cevdet — Ocak 4, 2012 @ 12:57 pm