Ahmet Nesin's Blog

Şubat 3, 2012

ERDOĞAN’IN BİLMEDİĞİ ATEİSTLER…

Filed under: Uncategorized — ahmetnesin @ 11:08 am

ERDOĞAN’IN BİLMEDİĞİ ATEİSTLER…

 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün söylediği “Dindar çocuklar yetiştireceğiz, sizin gibi ateistler değil!..” tümcesi oldukça tepki çekti. Ben de dün hükümetlerin ve devletin böyle bişey yapmasının suç olduğunu yazdım. Sorun esasında bununla bitmiyor, esas sorun birisinin “Ateistim” demesiyle başlıyor. Çünkü ateiste suçlu gözüyle bakılıyor.

Başbakanlar yada kendilerine göre belli biyere gelmiş insanlar konuşurken dikkat etmeliler, araştırma yapmalılar. Türkiye’de kaç ateist olduğuna dair sağlıklı bir veri yok, esasında halkının çoğunlukla Müslüman olduğu ülkelerde bunu doğru saptayabilmek biraz zor çünkü ciddi bir mahalle baskısı var bu konuda. Ama ben uzun zamandır Türkiye’de ciddi oranda Teist(Tanrı yada tanrıların var olduğuna inanır, tanrılar sonsuz güce sahiptirler, evrene müdahele ederler…) ve Deist (Teistlerin aksine Tanrı evrene müdahele etmez…) olduğuna yani Tanrıya inanan ama dinle fazla haşır neşir olmayan büyük bir kesim olduğuna inanıyorum. Bu kişiler Müslüman olduklarını söyleseler de İslamın şartlarını yerine getirmezler. Oysa Kur’an, dolayısıyla İslamiyet size bu hakkı vermiyor.

Dine ve Allaha inanmanın insan üzerinde bir kolaylığı var, başa çıkamayacağınıza inandığınız bitakım olayları Allaha havale ediyorsunuz. O zaman siz yada size o şartları yaratan hükümet ve devlet paçayı kurtarıyor, protesto etmiyorsunuz. Dün de yazdığım gibi “Allah korusun – Allah bilir”le başlayan konuşmalar başladığında iş sizden çıkıyor, diyelim ki ağır hastasınız, işi Allaha havale ettiğinizde, sizin yaşam şartlarınız, bu şartlarınızı iyileştirmeyen devlet ve hükümet, sağlık konusundaki eksiklikler nedeniyle kimseye hesap sormuyorsunuz. Hesap sorulmaması da hem hükümetlerin hem de devletin ciddi olarak işine geliyor.

Hiç hapis yatanınız var mı bilemem ama yatanlar bilir, hırsızlık yada cinayetten hapse girene içerdekilerin ilk söylediği “Allah kurtarsın”dır. Yani sizin niye hırsızlık yaptığınız, neden hırsızlık yapacak kadar aç kaldığınız yada mahkemenin hiç önemi kalmamıştır artık. Sizi kurtaracak Allahtır.

Bunları neden yazıyorum çünkü ateistlikle direkt bağlantılı. Dünyada yapılan ciddi araştırmalar var. Dünyada ateist sayısının yüzde 50’yi geçtiği yada yaklaştığı oldukça çok ülke var. Ateist sayısının yüksek olduğu ülkelere baktığımızda gıda, sağlık, eğitim ve konut sorunu açısından sorunlarını büyük ölçüde çözmüş ülkeler. Mesela Norveç, İsveç, Kanada, Avustralya ve Hollanda ateistlerin en kalabalık olduğu ülkeler. Ateist oranı Afrika, Güney Amerika ve Güney-doğu Asya’da oldukça azalıyor.

Ateistlerin çok olduğu ülkelerde çocuk ölümleri yok denecek kadar az, hırsızlık ve cinayet en alt seviyede, sağlıksız kalma gibi sorunları yok, eğitim de en üst seviyede. Bunların toplamı insanların “Nasıl geçineceğim?” diye bir sorunları yok. Yani insanoğlu rahata erdikçe dinden uzaklaşıyor.

Uzun yıllar yaşadığım Fransa’da hapisteki hırsızların büyük bir çoğunluğu Arap yada Afrikalı Müslümanlar. Paris’te ateist olduklarını bildiğim bazı arkadaşlarımın arabalarında Kur’an asılı. Nedenini öğrendiğimde çok şaşırmıştım: “Araplar Kur’an asılı arabaları soymuyorlar…” Son yıllarda Arnavutlar da oldukça kabarık oran teşkil ediyor.. Türkler küçük hırsızlıktan girmiyorlar ya uyuşturucu yada ticari suçlardan. Ticari suçlar derken ufak bişeylerden bahsetmiyorum, Fransız bankalar neredeyse hiçbir Türke ticari hesap yada çek hesabı açmıyor. Çünkü büyük bir çoğunluğu hep iflas göstermiş ve paraları cukka etmiş yada aldığı ticari çekle büyük oranda mal satın alıp satmış ama kendisi ortada yok. Nasıl mı yok, şirketi “X” kişiye kurduruyor, o kişiye 50 bin Euro veriyor ve onu ülke dışına gönderiyor. Fransız polisi artık ülkesinde olmayan birisini yıllarca arıyor.

Fransa’da ateist oranı yüzde 48’le 56 arasında, var olan sorunlarını grevlerle, gösterilerle savaşarak çözüyor. 1 Mayıs’ta polis ara sokakların başında duruyor, nedenini sorduğumda çok şaşırmıştım, anayola yanlışlıkla araba girmesin diye bekliyorlarmış. Bizde de biber gazı sıkmak için bekliyorlar.

 

9 Yorum »

  1. Ahmet Nesin’in bugünkü yazısı

    Yorum tarafından Sabahattin Tülek — Şubat 3, 2012 @ 11:18 am

  2. Deizm ve teizm’i birbirine karıştırmışsınız. Ya dalgınlığınıza geldi ya da bu konu hakkında pek bir şey bilmeden yazmaya çalışıyorsunuz.

    Yorum tarafından sonofanarchos — Şubat 3, 2012 @ 11:24 am

  3. Reblogged this on Sevdim ben Tek suçum da Sevmekti zaten!.

    Yorum tarafından Yücel — Şubat 3, 2012 @ 11:32 am

  4. Çok acı ama halkımız ultra riyakar. Akşam Kral Çıplak’da (Okan Bayülgen’in programı) doktorlar ağırlandı. Sezeryan ve normal doğum’un karşılaştırmalı riskleri tartışıldı. Programa katılanlar istisnasız doktorları suçlarken yaşanan olumsuzlukların kökeninde sistem olduğunu dile getiren bir vatandaş çıkmadı. İnternetten okuyup duyduklarıyla doktorları yargılıyorlar. Ama öte yandan istisnasız hepsine dönsen canı alanda veren de Allah’tır desen. Eyvallah der. Ama sadece doktorlardan hatasız Tanrı olmaları istenir. Van depreminde ölen insanlar için canı alanda veren de Allah denir de mütahitin, sorumlu devletin yakasına yapışılmaz. Çünkü orda maçaları yemez. Ama AKP bilime bilen insana düşman olduğu için bildiği yanıldığına yetmeyecek insanlara doktoru değerlendirme yargılama hakkı verdi. Sağlık sisteminin olumsuzluğu onların sırtına yüklendi. Ama doktorun tatmin olmadığı bir sistem yürümez sadece farkında değil.

    Dinin yasalarla korunduğu, ateistlere küfrün serbest olduğu riyakar bir sistem riyakar bir toplum yaratır. Başka bir şey değil.

    Yorum tarafından Nilüfer Türkmen — Şubat 3, 2012 @ 11:33 am

  5. yazınızı ilgiyle okudum.Fakat anlayamadığım şey Fransa’da hapiste olanların Afrika’lı yada Arap müslümanlar olduğunu belirtmekle ne anlatmak istediğiniz. Eğer ihtiyacınız varsa ve hırsızlık yapacaksanız bu asla ve asla din ve inanç gözetmez.Birincil ihtiyaçlarınız için her şeyi yok sayabilir ve hem dini hem de etik olarak yanlış olan hırsızlığı yapabilirsiniz. Bİr şeyleri Allah’a havale etmek işin peşini bırakmak anlamına gelmez asla.Tam tersine insana sınırlarını bildirir ve yapamayacağı şeyler üzerinde kendini fazla hırpalamaması gerektiğini hatırlatır. Ayrıca hırsızlık yapanların hepsi ihtiyaçtan dolayı hırsız yada katil ya da herhangi bir suçlu değildir.Bazı insanların psikolojik olarak böyle yatkınlıkları olabilir.Herşeyi devlet yada hükümet yada ona benzer kurumlar denetleyemez.Sizin söyledikleriniz size göre işi Allah’a havale etmekle ne kastettiyseniz onunla aynı anlamda.İnsanlar zeka özürül değiller işi allah’a havale ettiklerinde ortada bir hata varsa bunu araştırmazlar anlamına gelmez bu.Olaya çok değişik bir yerden bakmışsınız ama bazı şeylerin tam manasını kavrayamadığınız kesin.
    Ayrıca Nilüfer Türkmen hanım doktorların yargılanabilmesi gerçekten iyi birşey.Yakın zamanda benzer bir durum yaşadığımız ve bize açıkça doktorun ihmali olduğu söylendiği için bizde böyle birşey planlıyoruz.Eğer doktorun ihmali var ve hasta yada hasta yakını olarak bir şeyler yapamıyorsak bu bize zarar verirdi.Sizi ameliyat eden sistem değil malesef doktor .. Hata ayrı birşeydir ihmal ayrı bir şeydir.Bir sistem nasıl bir insanın canına mal olabilir? belli başlı aksaklıkların olduğu doğru ama medya da da zaten Bir hasta uzun süre bekletiliyorsa yada hastane hastane dolaşıyorsa sistem yanlış demiyor İHMAL var diyor…
    son bir şey daha aslında ateizm de bir inanç sistemidir.İnsanlar bir şeylerin var olmadığına (inkar yoluyla) inanırlar.

    Yorum tarafından meryem — Şubat 4, 2012 @ 11:23 am

  6. Şathiye

    Yücelerden yüce gördüm erbabsın sen koca Tanrı
    Alim okur kelam ile sen okursun hece Tanrı

    Erliği ile anılır filan oğlu filan deyü
    Anan yoktur atan yoktur sen benzersin piçe Tanrı

    Kıldan köprü yaratmışsın gelsin kulum geçsün deyü
    Hele biz şöyle duralım yiğit isen geç e Tanrı

    Garib kulun yaratmışsın derde mihnete katmışsın
    Anı aleme atmışsın sen çıkmışsın uca Tanrı

    Kaygusuz Abdal yaradan gel içegör şu cür’adan
    Kaldır perdeyi aradan gezelim bilece Tanrı

    Kaygusuz Abdal (14.yy.Halk edebiyatı ozanıdır..)

    Yorum tarafından ELİF EYLÜL AYBAŞOĞLU — Şubat 8, 2012 @ 2:25 pm

  7. 1. tabaka: Adı Cehennem’dir, azabı en hafiftir. Burada, günahkâr Müslümanlar azap görür.
    2. tabaka: Adı Sair’dir. Ateşi ve azabı şiddetlidir. Burada, Yahudiler azap görür.
    3. tabaka: Adı Sekar’dır. Bu daha şiddetlidir. Burada Hıristiyanlar azap görür.
    4. tabaka: Adı Cahim’dir. Burada, güneşe, yıldızlara tapanlar azap görür.
    5. tabaka: Adı Hutame’dir. Burada Mecusiler, Budistler, Brehmenler azap görür.
    6. tabaka: Adı Lazy’dir. Ateistler, müşrikler, dinsizler azap görür.
    7. tabaka: Adı Haviye’dir. En şiddetlisidir. Burada münafık ve mürtedler azap görür.

    Ateistler 6’ya hadi güle güle mutlu mutlu sağlıklı gidin..

    1. Cehennem; yukarıda söz konusu edildiği şekilde Kur’an-ı Kerîm’in yetmiş yedi ayetinde geçmektedir.
    2. Lâzâ (alevli ateş): “Hayrı’ (Allah onu azabdan kurtarmaz) Çünkü o Cehenneın alevli bir ateştir” (Meâric, 70/15).
    3. Saîr (pılgın ateş): “O şeytanlara (ahirette) çılgın ateş azabı hazırladık. ” (Mülk, 67/5). Ayrıca on beş ayette daha bu isimle geçmektedir.
    4. Sakar (kırmızı ateş): “Hem ey Rasûlüm bilir misin, nedir o sakar (Cehennem). ” (Müddessir, 14/27)
    5. Hâviye (uçurum): “O, kızgın bir ateştir ” (Kâria, 101/9-11).
    6.Hutame (kalbleri saran ateşli kaygı): “Şüphesiz o, Hutame ye (ateşe) atılacaktır.” (Hümeze, 104/4).
    7. Cahim (yanan kızgın ateş):

    “Küfredenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cahim’in yarânıdırlar.”(Mâide, 5/10).

    Yorum tarafından kafirler — Mart 3, 2012 @ 1:25 pm

    • Yani eğer ben yıldıza, güneşe tapıyorsam ateistten daha mı az yanacağım? Önemli olan birine, bir şeye tapınmak mı?

      Yorum tarafından sinan — Ağustos 10, 2012 @ 8:16 am

  8. Tanrıtanımazların cehennem ile korkutulmaya çalışılmasından daha komik ne olabilir?! Ama eğer bir tanrıya inanmak isteseydim, Alevilerin tanrısına inanmayı tercih ederdim. Çünkü içinden geldiğin Alevi toplumunun inancına göre tanrının tüm bir kainat, evrenin bizzat kendisi olduğunu, yaratılışa değil oluşa inandıklarını, vahiy, cennet, cehenneme ait bir inancın olmadığını, varlığı yaratan ve yaratılan olarak ikiye ayırmayıp varlığın tekliğine inandıklarını söyleyebilirim. Aslında bu da bir tür tanrısızlık değil midir?

    Yorum tarafından Seyit Nusret Öztürk — Ağustos 15, 2012 @ 10:33 pm


RSS feed for comments on this post. TrackBack URI

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

%d blogcu bunu beğendi: