KÜRTLERE VE SOLA DEMOKRASİ DE NE DEMEK?..
Bir ülkede demokrasi tartışması “Kürtlere özgürlük”, “Alevilere özgürlük” yada “Komünistlere özgürlük” adı altında yapılıyorsa o ülkede zaten demokrasi yoktur demektir. Demokrasiyi tartışırken bütün olarak tartışmak zorundayız, kısmi tartışmalar egemen sınıfın verdiğiyle sınırlı kalacağından dolayı sonuç getirmez, objektif olmaz.
Mesela AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Kürt açılımı” diye başladığında buna inananlar ve sevinenler yanlış yaptıklarının farkında değiller. Çünkü olaya “Kürt açılımı” olarak yaklaşır, tartışır ve çözüm ararsan ülkedeki diğer etnik grupları yok sayıyorsun demektir. Kürtlere bütün özgürlüklerini verip de Süryanileri unutursan hiçbişey elde etmemişsindir demek.
Buna çok yakın zamanda başımızdan geçen 12 Eylül anayasa referandumuyla örnekleyebilirim. O referandumda memurlara toplu sözleşme hakkı verildi ve libre-el-al takımı buna demokrasi adına sarıldı ve gayet de eşhellektüel yazılar yazdılar. Oysa toplu sözleşme 12 Eylül anayasasında olmasa bile zaten fiilen yapılıyordu. Bu kadar memur 1980’den beri nasıl zam aldı, kimi sosyal haklarını savundu. 12 Eylül faşist anayasasında esas olmayan ve memuru hep aciz duruma sokan grev hakkıydı. Referandumda getirilen geçici maddelerde grev hakkı yine yoktu. Doğal olarak memur toplu sözleşmeye otursa bile grev hakkı olmadığından hükümetin dediği rakama uymak zorunda kalacaktı. Kendilerine demokrat diyen kimi eşhellektüel ve sorosyalistler bu yasayı olmaz ama biraz demokrasi adına destekleyerek grev yasaklayan faşizmin can damarı oldular.
3. Yargı Paketi çok ilginç bir paket. Öyle bir paket ki kimilerini paketlemeye devam ediyor, kimilerini de utandırıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay paket içinde “Örtülü af” olduğunu fark etmemiş ve “Ben de bu uygulamanın bilmeden bir ortaklarından biri olarak vicdan azabı yaşıyorum…” demiş. Bu vicdan azabı asla istifayı getirmez, istifa demokrat kafayla düşünülecek bişeydir, çeyrek demokratlıkla yada yarım demokratlıkla olacak şey değildir.
BDP ve DTK tarafından dün düzenlenmek istenen “Özgürlük İçin Demokratik Direniş” mitingine valilik izin vermedi. Özgürlük adına yapılmak istenen miting suç sayılıyor bu ülkede. Bunun adı apaçık faşizmdir. Dün polisin yaptıklarını seyrettiyseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Şimdi yeni anayasa tartışılıyor. Anayasa bir ülkenin demokrasisiyle birebir bağlantılıdır. Anayasada bir tane bile anti-demokrat yasa varsa bu anayasa demokratlar tarafından onaylanamaz bir durumdur.
Devlet yada hükümet şunu iyi bilmelidir ki demokrasi mücadelesi bir savaşımdır. Özgürlük için daha çok savaşımlar verilecek, kandırmacalara gözümüz ve kulağımız kapalı. Biz demokrasiyi, özgürlüğü sadece Kürtler yada komünistler adına istemiyoruz. Daha çok yürüyüşler yapacağız, daha çok yasakla karşılaşacağız ve daha çok siyasetçi vicdan azabı çekecek. Ama biz şimdilik vicdan azabı çekmiyoruz.
Bu ülkede etnik kökenden dolayı bir sorun varsa bunu en çok Türkler yaşıyordur. Bu solcu, kürtçü söylemden vazgeçmediğiniz sürece gerçekleri göremezsiniz. Bu ülkede sorun varsa Alevilik sorunu vardır, ekonomik sorun vardır. Bu ülkede süryanilerin, ermenilerin, kürtlerin kendilerine münhasır sorunları yoktur. Bu yaptığınız bölücülüktür. Eğer siz sadece ekomomik eşitsizlikten, feodalizmden, anti laiklik, Atatürk devrimlerinden uzaklaşma ve karşı devrimden bahsederseniz o zaman yazdıklarınız bir manası olur. Bölücü kürtlerle ortak paydanızın şuan için hükümet olması sizleri haklı çıkarmaz.
Yorum tarafından Ahmet Tekin — Temmuz 15, 2012 @ 9:26 am
Birşey söyleyeceğim. Ben de hayır verdim referandumda ama kolay bir karar değildi ve uzun uzun tartmıştım. Sadece sizin blogunuza mahsus olmayan sonsuz yetmez ama evetçi pataklama yazıları gerçekten kabak tadı vermeye başladı. Evet, belki verdikleri oy bir hataydı, ama şu şartlar altında temelde birçok konuda anlaşabileceğimiz insanlarla birlikte omuz omuza vermek daha doğru olmaz mı? Sürekli yanlışlarını gözlerine sokmak yerine? Ayrıca referandum sonucu farklı olsaydı yaşadıklarımızın çok da farklı olmayacağını düşünüyorum, sonuçta bunların iyice zıvanadan çıkması seçimlerden sonraya rastladı.
Yorum tarafından pabucdil — Temmuz 15, 2012 @ 11:15 pm
ERTUĞRUL GÜNAY O VİCDAN AZABINI AKP’YE GEÇTİĞİNDE, DÜŞÜNCELERİNİ VE PARTİSİNİ BİR KOLTUĞA DEĞİŞTİĞİNDE ÇEKSEYDİ DAHA İYİ OLURDU. ZATEN DE AKP’DE BÜLENT ARINÇ GİBİ SEVİYESİZ VE AĞLAK BİR TİPİN BİLE “ALLAH KİMSEYİ ONUN YERİNDE ETMESİN” DİYE GARİP ELEŞTİRİLERİNE HEDEF OLDU. AKP ANCAK GÜNAY’I KULLANIR ATAR, HİÇ BİR İCRAAT YAPAMADIĞI O ÇOK DEĞERLİ KOLTUĞUNDA…
HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN.
SAYGILAR…
Yorum tarafından AYŞİN BOZ — Temmuz 16, 2012 @ 7:35 am