DEMOKRASİLERDE FAŞİST RUH TAŞINMAZ NAZLI ILICAK…
Esasında bu yazıya atılacak o kadar çok başlık var ama ben bunu seçtim. Bikaç yıldır yazıyorum, Türkiye “Demokratlar”ın en bol olduğu ülkelerden biri. Demokrat olmak için en çok söylediğimiz yada söylediğiniz tümceyi 2-3 dakika düşünürseniz hepimizin ne cins bir demokrat olduğu ortaya çıkar. En çok söylediğimiz tümce “Bu kadar da yapılmaz ki…”dir.
Mesela hamile bir genç kızımızın karnına tekme atıp bebeğini düşürmesine neden olan polis için “Yaaa, tamam terörist filan ama böyle de tekme atılmaz ki…” diyerek kendimizin ne kadar demokrat olduğunu kanıtlarız. Bunun en güzel örneği esasında “Çalıyorlar ama çok da güzel işler yapıyorlar…” üzerine kuruludur. “Deniz Gezmişler idam edilmemeliydi ama eski terörist Ertuğrul Kürkçü’nün mecliste ne işi var…” gibi bir tümceyle en bi demokrat olduğumuzu kanıtlarız.
Demokratik bir ülkede hiç yaşamadığımızdan CHP’nin tek parti dönemine karşı daha sağcı bir parti kurar ama adına “Demokrat Parti” deyince halkı 3 seçim kandırabilirsiniz. Oysa biraz inceleseniz “Demokrat Parti”yi kuranların CHP’nin en sağcı ve faşist kesimi olduğunu görürsünüz.
Buna en güzel örneklerden biri Necip Fazıl Kısakürek ve Tarık Buğra’dır. Necip Fazıl’ın kumar ve içki borçlarından gına getiren solcu arkadaşları ondan uzak durmaya başlayınca gerçekten iyi bir şair olan Necip Fazıl dincilerin yanına geçer. Oysa uzun süre eski arkadaşlarıyla ilişkisi devam eder, mesela çıkardığı bir gazete yada dergide Aziz Nesin yazılar yazar devamlı. İkisi de işin iç yüzünü bildiğinden rahatsız olmazlar.
Tarık Buğra da CHP’nin baskısından şikayet ettiği için Demokrat Parti’yi destekler ama sonunda kendini Tercüman Gazetesi’nde zamanın Ülkücülerini bile savunmaktan alıkoyamaz. Çok küçük yaşlarda tanıdığım Tarık amcanın nasıl o yazıları yazdığını bir türlü anlayamamıştım gençliğimde. Kendi içinde bu kadar efendi ve demokrat bir insan az gördüm desem yalan söylemiş olmam ama CHP’ye karşı tavır alıp DP saflarına geçince adının demokratlığına kendisini o kadar kaptırmıştır ki romanlarıyla köşe yazıları birbirinden alakasızdırlar.
Nazlı Ilıcak bu dediklerime önceki gün çok güzel örnek olacak bir yazı yazmış. Hanefi Avcı’nın tutukluluk halinin devamı Nazlı Ilıcak’a çok dokunmuş. Hanefi Avcı’nın tutukluluk halini ben de sevmiyorum ama aynı gerekçelerden dolayı değil, solcuları işkenceyle öldüren birisinin solcularla aynı davadan yargılanmasına kızıyorum. Ve bu davadan ayrılması gerektiğine inanıyorum ama aynı Avcı’nın işkenceden hapiste olması gerektiğine de inanıyorum.
Ilıcak yazısının sonuna doğru “Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabını yazmasını hiçbir zaman onaylamadım. Özellikle kitabın ikinci bölümünde Cemaat’e karşı yargısız infaz yaptığını da düşünüyorum.” diye yazmış. Bu tümcedeki tek bir sözcük Türkiye’de insanların ne kadar demokrat olduklarını yada demokrasiyle faşizm arasındaki ince çizgiyi görmediklerini kanıtlıyor. Nazlı Ilıcak kitabı eleştirmiyor, şu yada bu yanlış yazılmış demiyor, kitabın yazılmasına karşı çıktığını söylüyor.
Nazlı Ilıcak o tümcede “yazmasını” sözcüğünü kullanmasa hiç sorun yok, kitabı beğenmediğiniz anlamına gelir, kimse her kitabı beğenmek zorunda olmadığından ufak yada ciddi bir eleştiri diye bakar geçersiniz. Oysa Ilıcak bir insanın yazdığı kitabın hiç yazılmaması gerektiğini, o kitabın olmaması gerektiğini söylüyor.
Bunun türkçedeki adı “Açık faşizm”dir, demokrasinin ne olduğunu bilmediğimizden kendimizde böyle bir hak olduğunu sanırız. Bakanların başı Recep Tayyip Erdoğan’ın gazete patronlarına “Bunlara neden yazı yazdırıyorsun, kovsana…” demesinden hiçbir farkı yoktur Ilıcak’ın söylediğinin. Ilıcak kitapta özellikle de ikinci bölümün yani Fetullah Gülen kısmından rahatsızdır ve hiç yazılmamış olmasını bundan dolayı ister.
Ne diyeyim, Türkiye’de demokrasiyi bu insanlar savunuyor, onlar tartışıyor, bizlere de arasıra onlara ders vermek kalıyor, demokrasinin ne olduğunu anlatmak kalıyor.
sayın Nesin kaleminize sağlık
Yorum tarafından mehmet güleryüz — Ağustos 18, 2012 @ 8:47 am
Onlar demokrasi bilmezler,güce taparlar .Hepside son günlerin deyimi ile yanasmadirlar.Kendilerine zaman zaman demokrat zaman zaman ise liberal olarak tanitirlar.Verilen derslerden ve eletirilerden ders alsalardi;Ahmet Nesin olarak böyle bir yazi kaleme alinmazdi sanirim.Nazli Ilicak’i 1970 yillardan beri zaman zaman okurum,izlerim.Doganin diyalektigine ters düsen baska örnek olamaz.Ama yazmaya devam etmek gerekiyor.Ellerine saglik Nesin!
Yorum tarafından Mustafa Asci — Ağustos 18, 2012 @ 10:11 am
You made some really good points there. I looked on the internet to
find out more about the issue and found most individuals
will go along with your views on this web site.
Yorum tarafından sea horizon location — Ağustos 6, 2013 @ 10:10 pm
Verilen örnekler kisiler üzerinden oldugu Icin baslik farkli atilamazdi.Demokrasi liberal kapitalizmin bir versiyonudur.Her zaman kendi icinde bir celiski barindirir.Bu celiski özgürlüklerin kurumsallasmasini ve düsünülüp savunulmasini engeller.
Yorum tarafından Mustafa Asci — Ağustos 7, 2013 @ 8:22 am
Oldukça komik ya..
Yorum tarafından bakırköy çilingir — Ocak 30, 2014 @ 10:16 am
Aynen öyle
Yorum tarafından Nişantaşı çilingir — Ocak 30, 2014 @ 10:18 am