SEN “HİÇBİŞEY” OLDUĞUNDA ERDOĞAN…
Dün gece oturdum, bütün gece geçmişime döndüm, yaşım itibariyle çocukluğum ve gençliğimde Süleyman Demirel’den beteri gelir mi diye düşünmüştüm, bir ara 12 Mart darbesi döneminde Ferit Melen gelmişti, korku filmlerinde oynatılan adamlar gibiydi, SS subayları görünümünde Nihat Erim’in bakışlarını hiç unutmam, balyoz harekatıyla ünlendi, Turgut Özal geldiğinde şıpıdık terlikleriyle asker selamlayan ve marifetmiş gibi sadece Red Kit okuduğunu söyleyen ve darbe başbakan yardımcılığı yaparak kendisini demokrasi havarisi ilan eden bir başbakan gördüm, ondan sonra Yıldırım Akbulut diye biri geldi, kendisi de niye orada olduğunu anlayamadı zaten, arkasından annesinin emekli ikramiyesini yastığının altında çoğaltıp yalılar, villalar alan Tansu Çiller geldi, esas merakı kumar olan Mesut Yılmaz’ı es geçmemek gerekir, sonunda da bakanların başı Recep Tayyip Erdoğan geldi bu ülkenin başına.
Erdoğan dün yaptığı açılış konuşmasında “Savaş olur mu olmaz mı? Sen orayı geç. Sen her an gerekirse savaş edecek gibi hazır olmak zorundasın. Eğer sen buna hazır değilsen zaten devlet değilsin. Millet olamazsın. Sen buna hazır halde olacaksın, gerekirse böyle bir şey olursa bir zulme uğrarsan gereğini yapacaksın. Sen buna hazır ol tezkeren elinde bulunsun. Eğer gerekirse gerektiğinde gereği yapılır. Biz zorla kalkıp da Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve diğerlerinin keyfini mi bekleyeceğiz.” demiş.
Yukarıda kısa örnekler verdim ya, tırnağım kadar sevmediğim hiçbir başbakan bu kadar saçmalayamazdı. Bir ülke halkı nasıl olurdu da gittikçe daha da cahilleşen insanları başbakan seçerdi. Bir ülkeyi yöneten biri nasıl olur da “Savaş olur mu olmaz mı? Sen orayı geç.” deme hakkına sahip olur. Savaşa hazır değilsem millet olamaz mışım.
İşte sen orayı geç bence Erdoğan, dünya senin anladığın yada bana göre anlamadığın ve yaşadığın sürece anlamayacağın şekilde yürümüyor.
Millet olman için Ruhi Su gibi billur bir sesin olması gerekiyor,
Millet olman için Yaşar Kemal gibi şiir yazar gibi romanlar yazan bir yazarın olması gerekiyor,
Millet olman için Fazıl Say gibi bir değil bikaç dahinin olması ve dünyayı kendisine hayran bıraktırması gerekiyor,
Millet olman için, İdil Biret’in, Ara Güler’in, Suna Kan’ın olması gerekiyor,
Millet olman için Aziz Nesin gibi dünya mizahının bir öncüsü olman gerekiyor,
Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi bir ressamın, heykeltıraşın ve şairin olması gerekiyor millet olman için,
Dünyada hiç kimsenin “Eh” bile diyemediği bir Nazım Hikmet’in olması gerekiyor,
Orhan Kemal’in, Can Yücel’in, Kemal Tahir’in, Müşfik Kenter’in, Yıldız Kenter’in, Metin Eloğlu’n, Yıldırım Önal’ın, Yılmaz Güney’in, Neyzen Tevfik’in, Özdemir Asaf’ın olması gerekiyor,
Dünya matematiğini sarsacak bir Ali Nesin’in, fiziğini anlatacak Erdal İnönü’n, Feza Gürsey’in olması gerekiyor.
Millet olman için bilim okuyan yüzbinlerce çocuğunun olması gerekiyor Kur’an değil,
Millet olman için aydın insanlar yetiştirmen gerekiyor, dindar çocuklar değil,
Millet olman için her haykırışında biber gazı yiyen muhalefet değil,
Her muhalefeti ciddiye alan bir yönetim gerekiyor,
Adam dövmediğinde kurdeşen geçiren polis değil, gerektiğinde kendi hakkını da savunan polis,
Bir ülkede halk olması için avaz avaz “BARIŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ” diye bağıran kitleler olması gerekiyor, konsolosluklar önünde yada köşe yazılarında savaş çığırtkanlığı yapanlar değil,
Ve bir ülkede halk olması için, “Kürtlere ve Alevilere de biraz hak verelim” diyen değil, her ölümde içi “CIZZZZ” eden bir kitle olması gerekiyor.
Ama en önemlisi ne biliyor musun Erdoğan, bir ülkede halk olması için yukarıda saydıklarım ve senin gibilerin değil başbakan, hiçbişey olman gerekiyor. Sen ve senin gibiler hiçbişey olduğunda bu ülkede halk olur, savaşla değil…
Kaleminize sağlık. Okumaya doyamadığım babanızın oğlu olmayı hak etmeniz, yetmiş yaşındaki ben’i gururlandırıyor. Selam ve sevgilerimle.
Yorum tarafından Ertuğrul Özkan — Ekim 8, 2012 @ 6:20 am
Yüreğinize sağlık, müthiş bir yazı….
Yorum tarafından nılufer — Ekim 8, 2012 @ 1:54 pm
Harika bir yazi! Tesekkurler Ahmet Nesin!
Yorum tarafından Emin — Ekim 8, 2012 @ 9:29 am
başka türlü anlatılamazdı.
ayrıca Aziz Nesin’i ne çok özledim!! sizi düşünemiyorum bile…
Yorum tarafından burcu — Ekim 8, 2012 @ 8:41 pm
Öncelikle teşekkürler… Her dönemde eleştirilerimizi yaptık ama başımıza bir şey gelmedi ama şimdi y adışard aörgütlü tacizle yaşatılıyorsunuz ya içeri atılıyorsunuz… Kırk katır, kırk satır meselesi yani….
33 yıl kesintisiz hem Milli Eğitim Okullarında hem Üniversitede Sanat/Tasarım Eğitimciliği yaptım… Hayatımda ilk defa örgütlü tacizle karşılaştım üniversiteye son dönem atanan-çocuk gelinlerin, kadın tecavüzlerin bol olduğu, köyün basılıp 40 kişinin öldürüldüğü yerlerden gelenlerce… Çok sevdiğim mesleğimden ayrılmak zorunda kaldım bu örgütlü taciz ve kimi kime şikayet edeceğiniz durum yüzünden canım gibi sevdiğim öğrencilerimden ayrılmak zorunda bırakıldım… 30 küsür yıl oturduğum İstanbul’da da ilk defa oturduğum semtte örgütlü taciz edildiğim için evimi taşıyacağım zorunlu olarak. Halbuki 20 yıl önce Sarıyer’de oturmuştum bir tek kişi bile bir kez rahatsız etmemişti, tacizi başlatan biraz ilerimde oturduğu ve burayı örgütlediği için, yine aynı yerlerden gelen ahlaksızlarca sürekli taciz edilir oldum… Ben 10 yıl önce ülkemde bırakın böyle örgütlü tacizi, taciz edilmeden yaşıyordum…
Nazi Almanya’sında papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Serviste sürekli taciz edilmeye başladığımdan servise binmeyi bıraktım. Yerleşkede rastladığım bir kadın memur neden binmediğimi sordu. Taciz edildiğimi söylediğimde, “şimdi neden günaydın demediğimizi anladınız mı?” demişti… Evet o servise binmeye başladığımda kimse günaydın demiyordu, ben binerken Günaydın diyordum… Demek ki eğitim alanında bile olsa her insan görüntülü olanı insan sanmayacaksınız… Ülkemizde o kadar çok ahlaksızlık, arsızlık, haysiyetsizlik yayıldı ki ne yazık ki… Terbiye, saygı sınırları ciddi olarak aşıldı…
Tacizcilerin başında başka yerde toplayabileceği halde kız öğrenci tuvaletinin önünde çöpleri toplayan da var….Yani sadece biz yetişkinler değil, gençler de tehlikede… Her revire doktora gittiğimde de rahatsız edildim…
Bunlar sadece bir iki örnek… Daha o kadar korkunçluklar yaşadım ki, yaşıyorum hala…
Bunlar benim başıma ilk defa geldi… 10 yıl önce ülkemde insan gibi yaşıyordum ki o zamanda eleştiriyorduk… O koltuklar sonsuzca değildir… Dünya çapında hesap sorulacaktır bir gün… Kimsenin kuşkusu olmasın…
Şurası gerçek ki bir kurumda, bir ülkede yönetim dürüstse dürütce yaşıyorsunuz ahlaksızsa ahlaksızlık çığ gibi büyüyor…
Saygılar
Yorum tarafından Tülay ÇELLEK — Ekim 9, 2012 @ 1:42 pm
Okuduğum en güzel yazılarınızdan biri. Ağzınıza sağlık. Selâmlar.
Yorum tarafından nurten demirel — Ekim 9, 2012 @ 7:16 pm
Keşke ‘ler vardır ya. İnsanız ve de yaşamımızda KEŞKE dememek için uğraşmalıyız deriz ya. Ama bu kez ” KEŞKE BABANIZ , SEVGİLİ AZİZ NESİN, UĞUR MUMCU yaşasalardı da tartışma programlarına çıkan Yandaş , Liberal geçinen ve de nabza göre şerbet veren Gazetecilere gereken yanıtları verselerdi. Ama siz de(Kardeşiniz Alii Nesin de tabii) babanızın yolundasınız ya bu da yeter demekten başka ne gelir elden. Ama içimi acıtan sanırım aynı kuşaktanız. Bizim zamanımızdaki gençlik gibi araştıran soran okuyan nesil olmadığından HALK olamıyoruz. Saygılar , sevgiler
Yorum tarafından Semra Sandıkçı Vigano — Ekim 10, 2012 @ 2:59 pm