DÜŞÜN YAYINEVİ’YLE YENİDEN…
Yıl 1957, yani benim doğduğum yıl, babamla Kemal Tahir kendi kitaplarını yayınlamak üzere bir yayınevi kuruyorlar. Yayınevi’nin adı “Düşün”, amblemini usta şair ve çevirmen Sait Maden, Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinden esinlenerek yapıyor. Büyük olasılıkla benim doğumumdan bikaç ay önce kurulmuş çünkü ben yıl sonunda, 30 Kasım’da doğdum.
Belli bir yaşıma kadar babamı çalışma dışında sadece yemeklerde görürdüm. O yemeklerin bir kısmı da kalabalık olurdu, kalabalık yemekler daha çok ya bizim evde yada Kemal Tahir’lerin evindeydi. Zamanı onlar kadar iyi değerlendiren başka yazar tanımadım ben, mutlaka vardır da ben o kadar yakın olmadım. Babam çalışma masasından son saniyede kalkar Kemal Tahir’lere giderdik, gittiğimizde Kemal Tahir son paragrafını yada sayfasını bitirir öyle gelirdi.
Yaşamını bu kadar yazıyla bütünleştirince yayınevini kapatıyorlar ama babam 1-2 yıl sonra tekrar açıyor “Düşün Yayınevi”ni. Yayınevi başlıca bir iş, hele teknolojinin o kadar gelişmediği dönemde tam gün çalışsan tek başına yetişemezsin. Dizgi yapılacak, biri iki kişi tarafından karşılaştırmalı olmak üzere en az 3 düzeltme, kağıt ve karton alımı, kapak projesi, baskı, mücellit, depo, onların dağıtımı, dağıtımdan para almak, yeni istekler için dağıtıma yanıt vermek, muhasebeyle uğraşmak. İkinci girişim de nedeni bilinmeyen bir yangın sonrası bitiyor ve yayınevi kapanıyor.
12 Eylül sonrası gazeteciliğe ara vermek zorunda kaldım. Sıkıyönetim muhabiriydim, yazdıklarımız teğmenler tarafından kontrol edilir durumdaydı, arkadaşlarım tutuklanıp asılıyordu, ben de her an alınabilirdim, derken bu gerilim içinde bir gün Selimiye’de alınan bir mahkeme kararı üzerine avaz avaz küfredip gazeteden kovuldum. O zaman Milliyet Gazetesi istedi ama hem uzun dönem bişey değişmeyeceğinden hem de MHP taraftarı bir müdürle (Ümit Arman) çalışmak istemediğimden çok astronomik rakam isteyerek değişik bir tarzda reddettim.
İşte o sırada babamla konuşurken yayınevi projesi ortaya çıktı. Babamın bir düşü vardı, yazarların, sanatçıların, bilimcilerin mektuplarını yayınlamak. Mektup yada mektuplaşmaların yanında anı, günce, yaşamöyküsü ve özyaşamöyküsü de olacaktı ama ağırlık mektuplardan yana olacaktı.
Babamla Tünel’den aşağı yürüdük, Türk Hava Yolları’nın yanında bir çay bahçesi vardı, oraya oturduk ve planlarımızı konuştuk. Bu tarz kitaplar çok satan kitap asla olmazdı ama bir kişiyi geçindirebilirdi. Daha doğrusu hesabımız öyleydi. Derken babam bana isminin ne olmasını istediğimi sordu, ben hiç tereddüt etmeden “Düşün” dedim. Babamın gözleri doldu, “Sen de benim gibi inatçısın…” dedi ve sonra bunu yayınevinin broşüründe de yazdı.
Benim yayınlayacağım kitaplar çevirideydi, ben de yaklaşık 2 yıl Aziz Nesin kitaplarını yayınladım, ilk olarak Nurten Tuç’la beraber yaptık, onunla öğrendim yayıncılığı, sonra o da aranınca tek başıma kaldım. Aradan yıllar geçti, nihayet satacak bir kitap bulmuştum, babam bana güncesi “Mum Hala”yı verdi. Son dönemde Aziz Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmalarını ve Ali Nesin’in matematik kitaplarını da yayınlamıştım, diğerlerine göre daha iyi satıyordu ama bu sadece benim tek başıma dönmeme yetiyordu.
Babam “Mum Hala”yı bir şartla vermişti, onun ölümünden sonra yayınlayacaktım. Dosyayı Osmanlıca’dan çevirmesi için Sabri Koz’a verdim, çevirinin sonuna doğru babamı da ikna ettim sağlığında basmayı ama babam ilk baskıyı göremedi.
Kitabın çok satacağını bildiğimden aynı anda 2’şer binden 6 baskı yaptım, 5 adet de çocuk kitabı bastım karton kapaklı ve içi de renkli olmak üzere. Yani küçük bir yayınevi olarak 22 bin kitabı 15 günde çıkardım. İşte ne olduysa o zaman oldu ve Aziz Nesin’in ilk korsan kitabı basıldı, ben 3 gün sonra 2. Baskıyı dağıtıma verirken Beyoğlu’nda 6. Baskı satılıyordu. Aynen düşündüğünüz gibi iflas ettim, bütün depoyu kendi ortak olduğum Kelepir Kitapçılık’a verdim, bir kooperatif eviyle Yayıncılar Birliği kooperatifindeki ofisi de kağıtçıya vererek 0 lirayla çıktım.
Şimdi 8 kitabım var, yakında 11 olacak ve ben ders aldığımdan kitaplarımı bana para ödemeyecek yada en az 1 yıl sonra, o da birazını ödeyecek dağıtımlara vermiyorum. Sadece kitap fuarlarında satıp imzalıyorum. O yüzden artık onları kendi yayınevimde çıkarmak istedim. Dün “Düşün Yayınevi” tekrar kuruldu. Sanırım inadım devam ediyor. Yayınevim benimle yaşıt, hatta ay olarak benden biraz büyük, ama o kadar da olsun artık…
Yıl 1957, yani benim doğduğum yıl, babamla Kemal Tahir kendi kitaplarını yayınlamak üzere bir yayınevi kuruyorlar. Yayınevi’nin adı “Düşün”, amblemini usta şair ve çevirmen Sait Maden, Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinden esinlenerek yapıyor. Büyük olasılıkla benim doğumumdan bikaç ay önce kurulmuş çünkü ben yıl sonunda, 30 Kasım’da doğdum.
Yorum tarafından silver account — Ocak 4, 2013 @ 2:44 pm
Umarim Türkiye entellektüel gelisimine katkida uzun soluklu bir yayin hayati olur.
Yorum tarafından Mustafa Asci — Ocak 7, 2013 @ 12:00 am
I like this blog very much so much good info.
Yorum tarafından blog — Ocak 7, 2013 @ 6:40 am
Sevgili Ahmet bey,
bende sizin kitabinizi izmir kitap fuarinda sizin satisinizdan aldim,Aziz Nesin yolunda sizi ve dusun yayinevi’ni yurekten selamliyorum
Yorum tarafından irfan — Ocak 14, 2013 @ 2:37 pm
Yıl 1957, yani benim doğduğum yıl, babamla Kemal Tahir kendi kitaplarını yayınlamak üzere bir yayınevi kuruyorlar. Yayınevi’nin adı “Düşün”, amblemini usta şair ve çevirmen Sait Maden, Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinden esinlenerek yapıyor. Büyük olasılıkla benim doğumumdan bikaç ay önce kurulmuş çünkü ben yıl sonunda, 30 Kasım’da doğdum.
Yorum tarafından cataract eye drops — Ocak 15, 2013 @ 10:47 am
Merhaba Ahmet bey,Düşün yayınevinde gönüllü olarak çalışmak isterim.Saygılarımla
Yorum tarafından Ayhan — Şubat 9, 2013 @ 10:15 pm
[…] biraz daha aramayla. Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Aziz Nesin’in bir yazısına denk geliyorum. Şöyle […]
Pingback tarafından Mare Nostrum k. deniz öğüt seyir defteri :: Şükr’efendi ile Yaylı Yahya üzerinden ciddiyet ve kaynak :: March :: 2013 — Mart 25, 2013 @ 4:46 pm
Merhabalar,
Ben Muhammed Hüküm. Kemal Tahir Romanlarının Edebiyat Sosyolojisi Açısından Değerlendirilmesi adlı bir doktora tezi hazırlamaktayım. Tezde romanların toplum üzerindeki etkisini de incelemek istiyorum. Bu bağlamda yayınevinizden Kemal Tahir Romanlarının hangi yılda kaç kez ve kaç adet basıldığı gibi verileri toplamak gayreti içindeyim.eğer bu bilgileri bana sağlarsanız çalışmamda yayınevinizin ismini kullanarak kullanacağım. bu tür verilerin edebiyat çalışmaları konusunda ufuk açıcı olacağını düşünüyorum.
Selamlar Saygılar.
Öğr. Gör. Muhammed Hüküm.
Yorum tarafından Muhammed Hüküm — Ağustos 24, 2014 @ 11:16 am
Sevgili Muhammed bu bilgileri Kemal Tahir Vakfı’ndan daha kolay öğrenebilirsiniz. Sevgiler
Yorum tarafından ahmetnesin — Ağustos 24, 2014 @ 4:21 pm
İlginiz için teşekkürler. Selamlar.
Yorum tarafından Muhammed Hüküm — Ağustos 24, 2014 @ 4:24 pm