06 AKP Bİ KAÇ TRİLYON, SAĞA ÇEK…

06 AKP Bİ KAÇ TRİLYON, SAĞA ÇEK…

“Bir babanın oğlunun gözaltına alındığını basından duyması reva mıdır?” diye sormuşlar yetkili ağabeyler ve ablalar…

Bir annenin “Çocuğunun polis tarafından felç edildiğini, bir gözünün kör edildiğini, tekmelerle yoğun bakıma gönderildiğini, emniyetin 5. Katından atlayarak intihar ettirildiğini, kafasına gelen gaz bombası mermisinden öldürüldüğünü, kafasına gelen gaz bombası mermisinden dolayı bitkisel hayata girdirildiğini, polisin tekmesiyle karnındaki çocuğu kaybettiğini, terörist diye sınırda bombayla öldürüldüğünü” gazete yada televizyondan öğrenmesi revaymış gibi utanmadan bu soruyu soruyorlar.

Bu soruyu sorarken “utanmadan” dediğime bakmayın, dil alışkanlığı, oğlunun gözaltına alındığına şaşırmıyor, çünkü onu neredeyse bekliyor. 6 para kasasını ne yapacağını da sormuyor oğluna aslanım baba, tam tersine takip edildiğini tahmin edip karşı tarafı takip ettirtiyor polislere, ne de olsa onların başı…

“Tam seçimler öncesi sırası mıydı?” diyenlere yanıtım dilimin ucunda da ben söyleyemeyeceğim, daha doğrusu şimdi söyledim de yazamayacağım. Seçim değil seçimler bitene kadar hırsızlık devam edebilir, demek nasıl bir mantık diyeceğim ama diyemiyorum, çünkü bu ülkenin başbakanı hakkında bu konuda fezlekeler var, dokunulmazlığı olduğundan yargılanamıyor. Cumhurbaşkanı hakkında da var, hatta aynı davanın yargılanamayan sanığı olmasına karşın hükümlü Necmettin Erbakan’ı da Abdullah Gül affetmedi mi? Peki biz neye şaşırıyoruz, devletin en yetkili iki ismi bu durumdayken bakanlara yada çocuklarına şaşırmak niye!..

Ruhi Su’yun cenazesine katıldım diye göz altına alınmıştım. Tamı tamına 163 kişiydik. 1. Şube’ye getirildiğimizde “Gazeteci olanlar ayrılsın!..” diye açıklama yaptı polis. Onuruma yedirememiştim ayrılmayı, uygulanan bir 12 Eylül faşizminden mesleğim sayesinde kurtulmayı kabul etmedim. 15 gün hücrelerde yattık, biz 4 kişilik hücredeydik ve aynı anda dördümüz uyuyamıyorduk, üç kişi uyuyor, birimiz ayakta kalıyordu.

Dışarı çıkınca Demirtaş Ceyhun’la buluşmuştum. Cenaze sonrası “Aydınlar Dilekçesi” toplantısı için babamla Düşün Yayınevi’nde, benim yazıhanemde buluşmuşlar. Demirtaş Ağabey gözaltıma alındığımı, valiyi neyim aramasını istemiş babamdan. Babam da gayet sakin Demirtaş Ağabeye bakarak “Dolandırıcılıktan, hırsızlıktan mı girdi, onuruyla yatsın, ne diye arayacağım bu adamları…” demiş.

Dün 98 yaşına girdin baba, biz hâlâ nelerle uğraşıyoruz, yaşadıklarımıza kara mizah bile demekte zorlanıyorum.