YALAP ŞALAP’TI YALAK ÇALAK OLDU…
Daha önce de yazdım mı bu gülmeceyi anımsamıyorum ama yazdıysam da hem çok sevdiğimden hem de günümüze çok uyduğundan bikez daha yazacağım.
Allahu teala rabbil alemin melekleriyle dünya turuna çıkmış. Etrafa şaşkın şaşkın bakıyor, etrafta derin bir sessizlik, her şey derin mi derin. Derken Fransa’nın üzerine gelmişler ve Allahu teala rabbil alemin “Burası neresi?” buyurmuş. Melekler şaşkın şakın ve derin derin birbirlerine bakmışlar, sonunda biri cesaretlenip “Aman efendim, nasıl bilmezsiniz, siz yarattınız buraları…” demesiyle Allahu teala rabbil alemin hiddetle “Bilmiyorum, destur, bana karşı mı geliyorsun!..” diye gürlemiş. Korkudan titreye titreye meleklerden biri “Efendim burası Fransa…” deyince Allahu teala rabbil alemin “Allah Allah, Allah Allah…” deyip başka yerlere gitmiş.
Gitmiş gitmesine de hiçbiyeri tanımıyor, hep sorup öğreniyor. Sonunda Türkiye’nin üzerine gelmişler ve Allahu teala rabbil alemin soru soran öğretmen karşısında başarılı bir öğrenci keyfiyle “Haaaa, burası Türkiye…” demiş. Melekler yine şaşırmışlar. Aralarından biri cesaretlenip, “Yüce endim, hiçbiyeri bilemediniz de burayı nasıl bildiniz…” deyince Allahu teala rabbil alemin bir kahkaha atarak “Nasıl bilmem, koduğum gibi duruyor…” demiş.
Dünyaya geldiğimde Demokrat Parti iktidardaydı, Adnan Menderes ülke adına Kore Savaşı’na girmeye karar verdi ve ülke NATO’ya girdi. NATO’ya girmek demek ülke topraklarının bazılarını onlara ve Amerikan üslerine yada belki ÜST’lerine satmak yani peşkeş çekmekti. 16 yaşıma geldiğimde ilk mitingime katıldım ve arkadaşlarımla “Natosuz Türkiye, Bağımsız Türkiye” diye bağırdığımdan CHP’li Turan Güneş tarafından Burhaniye’de miting alanından kovuldum.
Kendimi biraz bildiğimde Adalet Partisi iktidara geldi ve Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in “Sunta kaçakçılığı”na şahit olduk. Ama Allahu teala rabbil aleminin dediği gibi ülkede değişen bişey yoktu, arkasından CHP iktidara geldi. Bülent Ecevit kimi bakanların yaptığı hırsızlıklara inanmıyordu. Yıllar sonra (12 Eylül darbesi sonrası) kendi evinde Hikmet Çetin anlatmıştı, Ecevit’i uyarıyorlarmış ama o inatla rüşvetin belgesini istiyormuş. Sonunda Hilmi İşgüzar ve Tuncay Mataracı Yüce Divan’da yargılanıp mahkum oldular.
Hiçbirimizin Allahu teala rabbil aleminden daha iyi bilecek hali yok ya, 12 Eylül darbesi oldu ve generaller ev üstüne evler almaya, banka hesapları kabarmaya başladı. Ama onlar darbe başıydılar ve yargılanamazlardı. Zaten özü hırsızlığı önlemek olan sosyalistleri öldürmekle meşguldüler.
Derken derken bizi darbecilerden kurtaracak olan darbenin başbakan yardımcısı Turgut Özal iktidara geldi ve çulsuz oğlunu “Anayasa bir kere delmekle bişey olmaz…” diyerek ona ilk özel televizyonu kurdurttu. Gelen reklam trilyonları onları da ihya etti. Onlardan da bir milletvekili Yüce Divan’da yargılanıp tutuklandı. Ne komik değil mi o hırsızın adını anımsamıyorum bugün.
Türkiye değişmemekte direniyordu, Tansu Çiller geldi iktidara, yastığının altında annesinin emekli maaşını bulup yalılar almaya başladı. İktidara demokratik bir şekilde geldiklerini söyleyenler ve her gelenin gidenden daha demokrat olduğunu söylediği ülkemizde Milli Selamet Partili Necmettin Erbakan iktidara geldi. Daha demokrat olduğunu kanıtlamak için biraz da o çalıp mahkum oldu. Ama onunla aynı davadan sanık olan Abdullah Gül Cumhurbaşkanıydı ve belki mahkum olacaktı ama önemli değildi, hem yargılanamazdı hem de daha demokrat olduğundan başka parti kurmuştu ve aynı davanın hırsız sanığı olarak mahkum olan dava arkadaşını affetti.
Arada Demirel yine iktidardaydı ve alışkanlık bozulmadı, başka yeğen ama yine Yahya bankaları boşalttı.
Ve sonunda Recep Tayyip Erdoğan geldi iktidara. Parası pulu yoktu, şimdi dünyanın 7. Zengin siyasetçisi. “H” harfini söyleyen savcı, hakim ve polisleri uçuruyor oradan oraya, oğlunun gemicikleri var, dükkancıkları, neyimcikleri var.
57 yaşıma geldim, ilk kez Allahu teala rabbil aleminin dediklerine katılıyorum, bu ülke hiç değişmiyor. Siz katılmıyor musunuz yoksa dinci kardeşlerim, çarpılırsınız karışmam bak…
Bir Cevap Yazın