FARZEN
Sen eskiden
Fuhul-î peşşegir’din (En iyi sinek yakalayan)
Fırsat bîn’din,
Fuzulî şiirler okudun
Füc’eten (Birdenbire) adam saydılar seni…
Sünnetle, düğünle
Cebini fülûs’la (Parayla) doldurdun,
Fukara’yı bab-ullah’ın (Allahın fukarası)
Oyuna göz diktin…
Senin bir facir (Günahkar)
Ve faide-cu (Faydacı) olduğunu bilmediler
Şimdi faîl-i müstakil (Kendi yapan) bir şekilde
Fail-i muhtarsın… (Özgür, hükümdar)
İnsanlar fikdan-ı nakd (Para darlığı) içinde
Fazilat’la fazihat’ı (Faziletle rezilliği) karıştırdın
Böyle durumlarda adamın ağzına
Fülfül (Karabiber) sürerler…
Ama senin
Ferman-ı vacib-ül’lerin (Yapılması gerekli emirler)
Fermude (Emir) ve fermuarların var
Sen bir füru maye’sin… (Alçak, soysuz)
Rabbena sana nakd-i firavan (Bol para)
Ve ömr-i firavan (Bol ömür) versin…
Sen de bigün fakr-ı hâl’e (Muhtaç durum) düşersin
Senin de fi-i kat’in (Son fiyat) vardır…
Faide-cülük ci- faide (Neye yarar)
Faide-mend’lik bi-faide… (Faydasız)
Bu ülkenin fedakâranı
Sana fazail-i ahlakı (Ahlak Faziletleri)
Fazail-i aliyeyi (Yüksek faziletler)
Ve fazail-i asliyeyi (Temel faziletler) öğretir
Zira asliye ceza sana az gelir…
Bir Cevap Yazın