GEZİZEKALILIK GERİZEKALIKTAN İYİDİR!..
Başzübük Recep Tayyip Erdoğan Amerika’yı yeniden bulmuş gibi cins cins espriler yapıp hem komik, hem de esprili bir başkan olduğunu sanıyor. Son günlerde bize “Gezizekalılar” diyerek bu esprilerine bir yenisini daha kattı ve onu dinleyenleri aklı sıra güldürüyor.
Biz gezizekalılar ne yaptık, bunları anlatmaya gerek yok, neredeyse bütün Türkiye gördü ve onayladı. Peki gezizekalı olmayan Erdoğan ve avenesi ne yapıyor.
Son günlerde yeni bir tarz başlattı Erdoğan, PKK’nin barış sürecine girdiğimiz –daha doğrusu girdiğimiz sanılan- bu dönemde anidenbire çocuk kaçırmaya başladığını söyledi. Geçen yazımda da yazdım, PKK’nin çocuk kaçırmaya gereksinimi yok. Hem Paris’te yaşarken, hem de Türkiye’nin çeşitli illerine gittiğimde gencecik çocukların dağa nasıl ve neden çıktıklarını çok iyi bilenlerdenim. Barış süreci gerçek olsa bu çocuklar neden savaşmaya gitsinler, hem de savaş yokken, ara verilmişken.
Bu çocuk kaçırma olayı nedense Erdoğan’ın kendisine göre en önemli seçim dönemine denk geldi. Bu halk Erdoğan’ı vezir mi yapacak, rezil mi edecek, o ortaya çıkacak, bu günlerde ne yaşıyorsak, daha doğrusu ölüyorsak Erdoğan’ın geleceği için ölüyoruz.
Aileler Diyarbakır Belediyesi önünde toplanmaya başladı. Nedeni ne olursa olsun her anne-baba, inansa da inanmasa da çocuğunun dağa çıkmasından huzursuz olur. Aynı Kürdistan’da görev yapan asker yada erat gibi, en milliyetçisinden, en demokrat olanına kadar ailecek huzursuz olursun, çünkü ölüm heran ensendedir. Hem 68, hem de 78 kuşağı bunu yeterince yaşadı be biliyor.
Tam bu aileler protesto etmeye başladığı sırada Erdoğan barış süreci için yeniden yumurtlamaya başladı. “Biz sadece kaçırılan çocukları değil, bütün dağdakileri indirmek istiyoruz…” Ne ilginçtir ki bu gibi durumlarda ulusalcılar, Erdoğancılar ve Fethullahcılar hepsi birleşiyor. TV’lere çıkıp “Biz zaten yıllardır PKK’nin çocuk kaçırdığını biliyoruz…” diyerek gayet lojistik ve bilimsel açıklamalarda bulunuyorlar.
Ne kadar demokrat bir söylem değil mi, öp başına koy, ‘Başımın üstünde yerin var…’ diyesi geliyor insanın. Peki o zaman Kalekol’lar neden yapılıyor, bu bir çatışma hazırlığı değil de nedir? Gezi parkında AVM istemeyenlerle, köyünde HES yada mahallesinde Kalekol istemeyenler arasında hiçbir fark yok. Hepsi demokrasi adına istemler…
Tan bu sırada Erdoğan iyice demokratlaşıyor ve Diyarbakır’da Kürt açılım kurultayı yapıyor. AKP’li bakanlar en az 1’er saat konuşup akil adamlardan 3’er dakikalık analiz istiyorlar. Ne kadar barış dolu, demokrat bir çalıştay değil mi? İnsanın orada olası geliyor. Sevgili Gençay Gürsoy dün akşam TV’de “Ben 3 dakikada neyi, nasıl anlatayım…” diyordu.
Açık oturumu dinlerken alt yazılar geçiyordu, “Lice’de 1 kişi öldü, 1’i asker 2 ağır yaralı…” Aynı gezi gibi, aynı HES’te öldürülen Metin Lokumcu gibi, aynı terörist diye öldürülen kaçakçı küçük çocuklar gibi, aynı ekmek almaya giden Berkin Elvan yada delik deşik edilen Uğur Caymaz gibi…
Başzübük Erdoğan seçim öncesi yine en açılımcı başkan oluyor, biz gezizekalılar da bunu yiyoruz. Neyse ki gerizekalı değiliz, yoksa yerdik bu barışı…
Yorum tarafından pressmanyaq — Haziran 8, 2014 @ 5:26 pm