ERGENEKON DAVASI, MADIMAK VE GÜNÜMÜZE YANSIMASI!..
Türkiye’de garip bir gelenek var –buna gelenek denir mi bilemem ama bu ülkede oluyor- sabah gözünüzü bir açıyorsunuz düşman olması gereken insanlar birden dost olmuş. Düşman olması gereken dediğime bakmayın, birbirlerini boğazlayıp kessinler anlamında demiyorum ama çoğu konuda ortak yanları yokken anidenbire anlaşıveriyorlar.
Böyle durumlar olmaz mı, sanırım olur, savaş halindeyseniz olur, o zaman sınırlarınızı korumak durumunda kalırsınız ve tartışma biter. Gerçi her savaş halinde de olunur demek yanlış olur, Hitler Almanya’sında savaşmak zorunda değilsinizdir yada ABD – Vietnam savaşında olduğu gibi Muhammed Ali Clay gibi tavır alabilirsiniz, savaşmamakta haklılık payınız güçlüdür.
Ergenekon davası başladığında herkes gibi ben de çok yazı yazdım. Bana çok sataşan oldu, yaşamım boyunca darbelere karşı olmama karşın benim Ergenekoncu olduğumu söyleyenler bile oldu. Oysa ben başından beri şunu söylüyordum: “Ergenekon ve benzeri davaları çok ciddiye alıyorum. Ancak Ergenekon ve benzeri davalarla Türkiye’de bulunan derin devlet olayını yok edemezsiniz. Derin devlet burjuvaziyle ve doğal olarak da burjuvaziyi destekleyen partilerle içiçe geçmiştir. Burjuva partileri hükümet olduklarında er yada geç derin devletle tanışır ve destekler. Derin devletten ancak sosyalist ve devrimci bir parti hesap sorar, çünkü onların emir ve direktiflerini yerine getirmediği gibi hep düşmanı olmuştur. Ergenekon ve benzeri davalardaki saçmalıkların nedeni de budur ve işin içinden çıkılamaz hale gelecektir. Çünkü derin devlet dediğimiz şey bugüne değin iktidara gelen bütün hükümetleri ve bilhassa gençlik kollarını kullanmıştır. Hem de şöyle böyle değil, bütün katliamlarda derin devlet değil, dinci ve faşist gençler öne çıkar…”
Geçmişte yazdıklarımı bu kadar uzun yazmamın gerekçesi, Ergenekon ve benzeri davaların bugün geldiği noktadır. Ergenekon davasının başladığı günlere bir geri dönsek, Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl gürlediğini anımsamayanınız yoktur. O ve benzeri davalarda yargılanan bilhassa ulusalcı kanalın da Erdoğan için söylemediği kalmadı.
Peki bugün ne oldu, Erdoğan’ın yada AKP’nin Fethullah Gülen’le takışmasıyla bu davalar birden “Masumiyet karineleri davaları” durumuna düştü ve sanki hiç ama hiç darbe girişimleri olmamış gibi vatanı kurtaran aslanlar konumuna geldiler. Bir sabah bir uyandık ki, Doğu Perinçek ve darbedaşları anidenbire Erdoğan’ı destekliyor. Ortak hedefleri Fethullah Gülen.
Bunlar nasıl böyle bişey yapabiliyor diye düşünüyorum, işte o zaman aklıma Sivas’taki Madımak katliamı geliyor. Olayın başını anımsayalım. Aziz Nesin ve arkadaşları Onbinler A.Ş adına Aydınlık Gazetesi’ni almışlar. Sol gazete olduğu için solcu sanıldıklarından Perinçek ve arkadaşları da gazetede yazıp görev almışlar. Aziz Nesin hem patron hem de başyazar. Bir sabah uyandığımızda gazete “Şeytan Ayetleri”ni dizi olarak sunmaya başlıyor. Babamı arıyorum hemen hem gazete çalışanı hem de oğlu olarak, bu çeviriyi kendisinin vermediğini ve yayınlanacağından haberi olmadığını söylüyor. Bikaç gün sonra Madımak olayı oluyor, dinciler “Şeytan Ayetleri”ni yayımladı diye Sivas’ta Aziz Nesin ve arkadaşlarına saldırıyor.
Başlangıç Doğu Perinçek, planlayan derin devlet, saldıran dinci ve faşistler, avukatlığını yapanlar AKP’nin bugünkü milletvekili, belediye başkanı olan avukatları…
Daha fazla detay vermeme gerek var mı, Ergenekon davasının günümüze yansımasını ve aralarındaki kardeşliği anladınız mı?
Bir Cevap Yazın