NEDEN HDP ADAYIYIM?
Önceki gün HDP’den Antalya milletvekili aday adayı olduğumu açıkladım. Leyhte ve aleyhte o kadar yorum var ki bunun nedenlerini açıklamak zorunda hissettim kendimi. Önce aleyhteki yorumlara kısaca şunu söylemek istiyorum, benim HDP’den neden aday adayı olduğuma dair her türlü eleştirme hakkına sahipsiniz ama keşke eleştirebilseniz. Çok üzülerek şunu gördüm ki eleştirenler sadece babam, din ve küfür üzerinden yazmışlar. Ama ben yine de onlara aday adaylığımın nedenlerini açıklamak istiyorum.
Bugün 30- 35 yaşında olanlar Kürt sorununu sadece savaş olarak öğrendiler. Devletin onlara anlattığı Kürtler esasında yoktular, kendi kendilerine uyduruyorlardı. Bu yaklaşım bisüre sonra geçerliliğini kaybetti, askeriye bir kitapçıkta esasında Kürt olmadığını ve dağda yürürken “Kart-kurt” sesi çıktığı için onlara “Kürt” dendiği söylendi. Bu da yemedi, hatta oldukça fıkra anlatıldı bu konuda.
Bu yaklaşımları fazla uzatmak istemiyorum çünkü esas sorun artık insanlar arasında konuşulmaya başlandı. Devlet yavaş yavaş kürt sorununu konuşmaya başladı. Herkes bunu ilk önce Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in söylediğini iddia etseler de konu pek öyle değildi esasında. Kürtler katledildikçe çoğalıyordu, politikacılar bunu bir türlü çözemediler ama bence asker daha önce çözdü. Emekli olan genelkurmay başkanları bu işin askerle yani savaşarak çözümlenemeyeceğini açıklamaya başladılar. Kenan Evren bile “Kürtçeyi yasaklamamız en büyük yanlışımızdı…” diyerek herkesi şaşırttı.
Bugün bütün Türkiye barışı istiyor ve konuşuyorsa kürtlerin haklarını almak için yılmadan verdikleri barış savaşını çok iyi görmek gerekiyor. Bugün AKP parti olarak barışa ne kadar yakın yada ne kadar dürüst davranıyor, bunu bilmiyorum, hatta barış isteyen kimi AKP’lilerin bile bildiğini sanmıyorum.
İşte bütün bu gerçeklerden dolayı barışa katkım olur inancımdan dolayı HDP’ye katıldım. Bir sosyalist olarak hep şu nu düşündüm. Ben bir türk olarak kürtlerin nasıl mücadele etmeleri gerektiğine karışamam. Yani şunu söylemek istiyorum, türk solunun bir kısmının yıllardır kürtlere “Hele biz sosyalist iktidarı getirelim sizin sorununuzu çözeceğiz…” deme safsatasına ve kendi aralarında tartışmalarına hiç inanmadım. Kürtler devlet olsun yada olmasın, Osmanlı zamanında onların topraklarını işgal edip onları yönetmeye kalkmak ve cumhuriyet kurulduktan sonra da sözüm ona gelen demokrasiye karşın hâlâ buna devam edip onların özgürlüklerine ket vurmak bana ters geliyor. Kürtlerin nasıl yaşamak istediğine ben karar veremem, o yüzden bu hakları savunuyorsam onların yanında yer alırım, savunmuyorsam da “Bekle kardeşim…” deme hakkını görmüyorum kendimde. Savunmuyorsam susarım bir sosyalist olarak, yani onlar adına görüş beyan edemem. Yada şöyle söyleyeyim, Irak yada Suriye halkının nasıl özgür olacağı hakkında görüş bildirme hakkım yoksa kürtler hakkında da yok.
Kimileri dil konusunun çok da önemli olmadığını söylüyor. Kendimden örnek vereyim. 12 Mart darbesi sonrasında babamdan dolayı okulda bana ve Ali’ye yapılan baskılar sonunda ben İngiltere’ye gitmek zorunda kaldım. Çok basit bir örnek vereyim, edebiyat öğretmenim, “Gözaltına alınan herkes asılmalı…” demişti gözümün içine bakarak. İngilizce öğretmeni de “Babası memleketin, oğlu da okulun içine ediyor…” demiş sınıf arkadaşlarıma.
Bunu yaşadığımda 13,5 yaşındaydım ve burada okuyamayacağımı daha doğrusu okutulmayacağımı anlayan babam beni İngiltere’ye gönderdi. İlk girdiğim ders ingiliz edebiyatıydı. İngilizlerin zor anladığı Shakespeare soneleri okumaya çalışıyordum. Türkiye’de bana öğretilen İngilizceyi tahmin edebiliyorsunuz sanırım. Bu İngilizceyle de ortaokul mezunu olmama karşın orada sayılmadığından ortaokula gidiyordum. Hiç bilmediğim bir dilde 24 saat, 1 hafta, sonra aylarca yaşamaya başladım.
Ne yalan söyleyeyim, nasıl olduğunu benim de bilmediğim bir şekilde bir üst sınıfa geçtim. Bu arada bütün yıl boyunca sınıf arkadaşlarım beni “Dirty wog” diye aşalağıdılar. Yani bana “Pis doğulu” diyorlardı. “Wog” başlı başına bir aşağılama sözcüğüdür, yani bildiğimiz anlamda bir doğulu anlamına gelmez.
Sonuçta ne mi oldu, yatakhaneye gitmeden önce tuvalette yine benimle alay ettiklerinde onlardan birinin burnunu kırdım, birinin kaşını yardım ve birinin de parmağını kırdım. Bunu utanarak yazıyorum, yaptığım bana yakışmıyor ama bu dediğim olay bana bu aşağılama 1,5 yıl yapıldıktan sonra gerçekleşti. İşin ilginç tarafı bu çocuklar daha sonra benim çok iyi arkadaşlarım oldu, sanırım idare onlarla konuştu ama ben 2 ay sonra okuldan başka bir nedenden dolayı atıldım ve Türkiye’ye geri döndüm.
Bu benim yaşadığım olayın aynısını 7 yaşına kadar evinde ve mahallesinde kürtçe konuşan ama Türkçe ilkokula giden çocuk da yaşıyor. O çocuk benden daha zor durumda, çünkü ben İngiltere’ye gittiğimde en azından kendi dilimin gramerini biliyordum ve başka dilin gramerini öğrenme olasılığım onlardan fazlaydı. Çünkü 7 yaşına kadar kürtçr konuşan çocuk konuştuğu ana dilinin gramerini bilmiyor. Kendi dilinin gramerini bilmeyen bir çocuğun başka dili öğrenme şansı benden az. O yüzden kürtler üniversite sınavlarında daha başarısız.
Kürtlerin yaşadıklarının bir kısmını ben çocukken yaşadım. 4. Ve 5. Sınıfta babam gözaltına alındığında 3’er gün sınıftan atıldım. Orta sonda yaşadıklarımı demin yazdım. Doğduğumdan itibaren potansiyel suçluydum. Size şaka gibi gelecek ama benim gibi birisi 1977 yılında İngiltere’den sınır dışı edilip Türkiye’ye temelli dönene kadar neredeyse senede sadece 1 kitap okudum. Bu sistem beni okumaktan soğuttu. O yaşıma dek babamın ve Kemal Tahir’in kitapları dışında sadece 3-4 klasik okumuştum. İşte o yüzden onların sorunlarını çok iyi anlıyorum ve onların yanındayım. Bu yüzden aday adayı oldum, aday olursam ve artı 1 oy kazandırırsam ölene kadar bunun gururuyla yaşayacağım.
Sayın Ahmet Nesin,
Adaylığınızı saygı ile karşılıyorum. Ben Erzurum’da doğdum ve liseyi Erzurum’da bitirdim.
70’li yıllarda Erzurum Lisesi’nde okurken kürt ve alevi arkadaşlarımızla içtiğimiz su ayrı gitmezdi. Öyleki o dönemin faşist saldırılarına karşı türk-kürt öğretmenler ve biz bir avuç Erzurumlu öğrenci birlikte mücadele verirdik. Erzurum’a yaşamayan bunun kıymetini bilemez. Kürt arkadaşlarımızla aramızda bizi birleştiren bir söz vardı. “Beni ha bir kürt ağa sömürmüş, ha bir türk ağa. İkisininde…..” Tabi bu söz genellikle sinkaflı söylenirdi.
Bir gün hiç unutmuyorum “Abülrezak” diye kürt arkadaşımız bölgeye Apo’nun geleceğini söyledi. Nedense biz olmadan hiçbir yere gitmeyen kürt arkadaşlarımız bizden ayrı gittiler görüşmeye. Ve o görüşmelerden sonra alevi arkadaşlarımız hariç bütün kürt arkadaşlarımız bizleri, türk kardeşlerini “Türk ağa” olarak görmeye başladı.
O günlerden beri Erzurum’lu Fetullah’ın Amerikan tezgahı olduğundan ne kadar eminsem, ne yazıkki Apo’nunda emperyalist bir tuzak olduğundan da okadar eminim.
Adaylığınızın Türkiye’ye barış getirmesini dilerim.
Yorum tarafından Halim Yalçın — Şubat 19, 2015 @ 9:01 am
Merhaba,
Aday adayı oldugunuza sevindik. Kürt kökenli olmamıza ragmen HDP’den başka seçenek görmüyoruz. Her alanda örnek davranıştalar. Sakin ve saygı-sevgi temelinde duruşlarının
devamı isteriz.
saygılarımızla.
H Bahtiyar-Süleyman
Date: Thu, 19 Feb 2015 06:52:29 +0000
To: uluer57@hotmail.com
Yorum tarafından uluer uluer — Şubat 19, 2015 @ 12:38 pm
Umarım sizin gibi cesur güzel insanların öncülüğünde HDP de bu seçim itibariyle bir Türkiye partisine dönüşecektir. Biz şimdiden sizlerle gurur duyuyoruz.
Yorum tarafından firatimo — Şubat 19, 2015 @ 1:39 pm
Ayrıca ben de bir Karadeniz’liyim ve Türkiye’nin belki de ilk gerçek anlamda demokratik partisi olacak partinin HDP olduğunu düşünüyorum. Eğer %12-13’leri bulabilirsek hem siyasi temsil açısından hem de AKP’ye vurulacak gerçek bir tokat açısından çok önemli bir işe imza atmış olacağız. Parti üyesi değilim ama gidip üye de olabilirim seçimlere kadar. Çünkü baraj yüzünden ortaya çıkın haksızlık çok büyük. Mesela AKP aslında %42 oy alıyor varsayalım ama meclisteki temsiliyeti %55 oluyor. Ve bu sadece bu garabet seçim barajı yüzünden. Kaldırsınlar bakalım barajı görelim milli iradeyi.
Yorum tarafından firatimo — Şubat 19, 2015 @ 1:45 pm
Size çok basit bir örnek vererek bitireyim yazımı. Olur ha, bir gün Nazlı Ilıcak HDP’ye oy vereceğini söylerse, kendimi ve partimi sorgular, istifa eder ve ömür boyu siyasetle uğraşmamaya yemin ederim. 12 Eylül darbesinden beri CHP’ye hakaret eden Hasan Cemal oyunu CHP’ye vereceğini söyleyince de kafam karışır, oturun bana yada benim gibilere küfredeceğinize bunları düşünün biraz.
Yorum tarafından Faruk — Şubat 19, 2015 @ 2:45 pm
Ahmet bey bunu siz yazmıştınız nazlı ılıcak HDP oy verecegını acıkladı
Yorum tarafından Faruk — Şubat 19, 2015 @ 2:50 pm
Nazlı ılıcak hdp oy verecegını acıklamıstı sizin bu yazınızdan dolayımı boyle bır acıklama yaptı http://ahmetnesin.com/2014/04/03/attigim-oya-yada-partiye-kufredenlere-yanitim/
Yorum tarafından Faruk — Şubat 19, 2015 @ 3:05 pm
Ahmet Bey, bana ve kampanyama da destek verir misiniz?
http://2binlira.tumblr.com
Yorum tarafından kaan göktaş — Şubat 20, 2015 @ 12:17 am
Bu ülkede mağdur edebiyatı yapanlar sonradan hep kahraman olup hedefine birer birer ulaşıyorlar, (örnek RTE ve Kürtler), Kürtler son yıllarda mağdur edebiyatı ve kazan kazan hesabıyla doğu ve güneydoğu Anadolu da silahlı güçlerini sağlamlaştırdılar bir işaretle ülkeyi yakıp yıkıyorlar(örnek kobani sonrası eylemler),Bugün mağdur edebiyatı yapan kürtleri, haksızlığa direnişin simgesi gezi eylemlerinde gördünüz mü?,muhalifleri yok etmek için yasalar çıkarırken siz kürt milletvekillerini gördünüz mü?
Kürtlerin Amaçları uğruna, eski solcuları,alevileri kullanma oyununa sizde katıldınız…
Ahmet bey ,babanızın sizin için neden endişe duyduğunu şimdi daha anlıyorum. Aziz Nesin yaşasaydı ne yapardı bilmem ama keşke babanız ve abiniz gibi bu toplumu aydınlatmaya katkıda bulunsaydınız…
Yorum tarafından ata — Şubat 23, 2015 @ 8:33 pm