HDP’Yİ VE DEMOKRASİYİ HİÇ ANLAMAYACAKSIN ORAL ÇALIŞLAR!..
Her seçim öncesi ben de kendime göre bir hesap yapıyorum, anketörler gibi tek tek insanlara sormuyorum tabii, o kadar dolaşacak zamanım ve gücüm yok ama değişik kesimlerden insanlarla sohbet edince seçim sonuçları ortaya çıkıyor esasında. Megalomanlık gibi olmasın ama HDP’nin çıkaracağı milletvekili sayısını bana sorsalar, bir dahaki seçime HDP girmek zorunda kalmaz. Önceki seçimde HDP’nin 35 milletvekili çıkaracağını yazmıştım, bu seçimde de %13 oy alarak 80-85 arası milletvekili dedim. Bunu hem yazdım hem de TV’ye demeç olarak verdim. Ne yalan söyleyeyim, eşim haricinde kimseyi ikna edemedim ben 80 vekil olayında. Oysa 12 Eylül referandum oylamasındaki Kürdistan oylarına baksalar, en azından oradan gelecek oy sayısını bulabilirlerdi.
Benim gibi kimi gazeteciler de kendi kafalarından bir anket yapıyorlar, bu gayet doğal, hatta gazetelerde bunun lotosu bile oynanır. Bunu yapanların istemi şuydu esasında, HDP %11 dolayında oy alsın, %50-55 arası vekil çıkarsın, MHP’de 65-70 çıkarır ve doğal olarak AKP’de hükmetmeye devam eder.
Ama gördüğünüz gibi öyle olmadı ve demokratmış gibi görünenler bu işe çok üzüldü. Bu üzülenlerden birisi de Oral Çalışlar. Seçim öncesi kimi konuşmalarını izledim, ona göre neredeyse HDP meclise giremeyecekti yada ucu ucuna girecekti. Bu sayı onu ürkütmüş biraz ama yanlış anlamayın, demokrasi adına ürkütmüş. Çünkü o seçmenin koalisyon istediğini anlamış ama o koalisyonun hâlâ AKP’yle olması gerektiğini söylüyor. Önceki günkü yazısına şöyle başlamış Çalışlar: “AK Partisiz bir koalisyonda ısrar edenler var. Bu işbirliğini savunanlardan bir kesimin, “Tayyip Erdoğan’dan hesap sorulsun” düşüncesinden hareket ettikleri görülüyor. Bu tür arayışların olması, anlaşılabilir bir durum. Burada ince ve sorunlu bir nokta var: Bu beklenti ve taleplerin, bir hesap sorulması beklentisinden öteye geçip, bir linç kampanyasına dönüştürülmek istenmesidir.”
Çalışlar yazının devamında HDP’nin AKP’yle koalisyon yapmayacağını anlamış ama CHP ve MHP adına umutlu. Şöyle devam ediyor yazısına: “Unutmayalım ki, Tayyip Erdoğan, bundan 10 ay önce seçmenlerin yüzde 52’sinin oylarıyla seçildi. AK Parti, Mecliste yeterli çoğunluğa sahip olmasa da, yüzde 40’dan fazla oy aldı, kendisinden sonra gelen iki partinin toplamından fazla milletvekiline sahip. Karşılıklı olarak düşmanlaştırıcı bir dil kullanmak ve kutuplaştırmayı tırmandıracak önerilerde bulunmak, gerçekçi değil… Toplumun uzlaşma istediği bir gerçek. Böyle bir ortamda, “çatışma ve kaos” senaryolarına yol açabilecek, intikamcı bir hesaplaşmayı önermek, genelde fazla bir destek bulmasa da tehlikeli bir eğilimi ifade ediyor.”
Çalışlar’ın burada anlatmak risk ve istediği demokrasi ne olsa gerek. Bence şu, Erdoğan’ı sarayından indirmeyin, bu bir risktir, 4 bakanı yüce divana göndermeyin, bugüne değin yapılanları kafanızdan silin, daha demokrat olun, bunları yaparsanız çatışma çıkar, kaos olur, sonra Erdoğan bizim gibi yandaşları yanından kovar, biz ne yaparız sonra, işsiz kalırız.
Toplumun istediği uzlaşma gerçeğini sadece böyle görüyor Çalışlar, aynı Erdoğan gibi bakıyor seçim sonuçlarına, % 40 gerçeğinden bakıp, % 60 gerçeğine kulaklarını tıkamış, gözlerini yummuş durumda. Ona göre halk bu oylamaya hırsızlıklara gözlerimizi tıkayalım diye katılmış, AKP’ye verilen cezanın demokrasiyle hiçbir alakası yok.
Yıllar önce bir yazı yazmıştım, “Eğer bir gün Erdoğan hakkındaki davalardan birinden mahkum olursa sabah aynaya nasıl bakacaksınız…” diye. Demek kimileri bakabiliyormuş, hatta “Aman dava olmasın, bu bir risktir, demokrasi adına sakıncalıdır…” diye yazı döşenip ödünün nerelere kaçtığını arıyormuş…
Bir Cevap Yazın