CURA MI İSTERSİN, DİVAN SAZI MI YILMAZ ÖZDİL!..
2008 yılında yazılarıma başladığımda Paris’teydim ve günde ortalama 16 saat işimin başındaydım. Aklınıza gelen herkesi okuyordum, nefret ettiğim, selam bile vermekten utanacağım herkesi okuyordum. Bunun sonucu çok yazı çıkıyordu ama baktım bu kadar beceriksizi okuyunca benim sinirlerim bozuluyor, dengem değişiyor, seçmece okumaya başladım.
Bunların arasında biri var ki hiç okumadım, bugüne değin 2-3 yazısını ancak okumuşumdur. Ancak facebook yada twitterdan gönderilince bugün okumadan edemedim. Ne yalan söyleyeyim yazının da tamamını okumadım, sadece beni ilgilendiren bölümünü okudum. Hep “Ama sen de yazının tamamını okumadan içinden sadece bir tümceyi çekip yazmışsın…” derler ya, bu o türden değil. Adamın adı YOZDİL… Anlayacağınız Yılmaz Özdil. Ama gazetesindeki köşesinde kendi yaptığı kısaltma YOZDİL. Sanırım bu kısaltmayı yaparken bu ayın 26’sında yazacağı yazıyı düşünmüş olacak ki, kendisine YOZ adını uygun görmüş.
Şıklarla seçenkli bir yazı yazıp sonunda espri yapmış ve şöyle bitirmiş: “Anlayana davul zurna saz… Anlamayana, türküyle oy toplayan Selahattin Demirtaş’ın sazını soksan az.”
Sana çüşşşşş desem az gelir, ohaaaaaaa bir işe yaramaz, dilimin ucuna gelenler var ama ben bu kadar YOZ olmadığım için söyleyemem.
Seni yazar sanıp da okuyanlar var değil mi, sen güya bu kadarcık aklınla insanları etkiliyorsun. Bir de sana “Espirili” olduğunu söyleyenler oldu, tamam artık istediğin gibi zırvalama, saçmalama hakkın var.
İnanır mısın bilemem ama benim gazeteciliğe başladığım dönemde, yani 1978 yılında böyle bişey yazanları gazeteden içeri sokmazlardı. Sana bazı isimler sayayım istersen, aynı gazetede yazdığın Rahmi Turan müdürümdü, Necati Doğru ekonomi müdürüydü, Bekir Coşkun önce meclis muhabiri, sonra Ankara şefimizdi, Ertuğrul Akbay muhabirdi… Bırak böyle bir yazı yada haberin gazetede yayınlanmasını içeri versem, önce tepki alır, sonra da kapının önüne konurdum. Bunun için gazetenin patronu Haldun Simavi’ye gerek yoktu, Rahmi bey beni doğru kapıya gönderirdi. Sonra ne mi olurdu, başka gazetelerde iş bulamazdım.
Bu yazıya gerek var mı diye çok düşündüm esasında ama yazılarım kitaplaştığı için bu yazı ilelebet kalsın istedim. Bu rezilliği bitakım insanlar ilerde okusunlar istedim
Bişey daha var YOZDİL, yazarken araştırman gerekiyor, bilmemen çok ayıp değil, açıp kolayca öğrenebilirsin, sevgili Selahattin Demirtaş saz çalmıyor, onun çaldığı bağlama, yani 3 telli sazlar grubundan. Saz diye bir çalgı yoktur. Mesela telli sazlar vardır, bir de vurmalı sazlar vardır, davul cinsi ama elde tokmak olması gerekir, bildiğin tokmak. Başka saz grubu da vardır, üflemeli sazlar denir onlara, arasında saksafon vardır mesela, Bill Clinton iyi çalardı siyasetçi olarak.
Sana terbiyesiz bile diyemeyeceğim YOZDİL, yüzde 13 az geldi anlaşılan, merak etme sonraki seçime o da büyür.
Yazılarınızı özenle, özümseyerek,beğenerek okuyorum.yüreğinize aklınıza sağlık, azdır sizin gibiler bu topraklarda Hoşçakalın sevgilerle
Von meinem Sony Xperia™-Smartphone gesendet
Yorum tarafından Memet Karaoglan — Temmuz 31, 2015 @ 11:10 am