İLTİCA – OTURMA İZNİ VE VATANDAŞLIK!..
Yaklaşık 10 gündür Türkiye’ye gelen Suriyelilerle ilgili ırkçılık almış başını gidiyor. Aydınlarımız şaşkın, yazarlarımız şaşkın, partiler şaşkın ve halkımız şaşkın. Kimileyin düşünüyorum tek şaşırmayan ben miyim, diye!.. Tek şaşırmayan ben değilim ama unutkan olmayan bir yanım olduğundan sanırım, yaşadıklarımız bana hiç yabancı gelmiyor…
2013 yılının başlarında CHP bir anket yaptırmıştı, o anketteki kimi yanıtları anımsatmak istedim:
– “Şu anda komşunuzun Kürt olmasını ister misiniz?” sorusuna Türkler’in yüzde 60’ı “Hayır” yanıtı veriyor. Kürtlere aynı soru sorulduğunda yüzde 80 “Evet” diyor.
– “Kürt kökenli bir vatandaşla evlilik yapar mısınız” sorusuna, Türkler’in yüzde 50’si “hayır” yanıtı veriyor.
– Terörün bitirilmesine yönelik hükümetin yürüttüğü “Çözüm Süreci” adlı yönteme destek “Türkler”de yüzde 50, Kürtler’de yüzde 80 oranında.
Bildiğiniz gibi yaklaşık 40 yıldır devam eden savaşta Kürt – sosyalist partiler ve şimdiki HDP dışındaki bütün partiler yıllarca “Biz bölünmez bir bütünüz, nedir bu istediğiniz ayrımcılık…” propogandasını yürüttüler. Oysa bu anket 70’lerde yapılsaydı yıllarca tartıştıklarımız daha önce ortaya çıkar ve büyük olasılıkla çözüm yoluna daha kolay gidebilirdik. Gerçi 70’lerde bu anket yapılsaydı sonucun bu çıkmayacağı gibi, anketörlerin büyük bir kısmı da sağlam dayak yerdi ya, neyse, gelelim konumuza.
İsterseniz bu konuyu kendi yaşamımdan örnekler vererek anlatayım. Pratik yoldan anlatmak sanırım daha kolay olacak.
2003 yılında Fransa’ya gittim. Bir başka ülkeye gittiğinizde ya kalifiye işçi olarak çağrılmanız gerekiyor –ki bu durumda her yıl yenilenen oturma izni alabilirsiniz- yada vizeniz kadar kalabilirsiniz ki bu da 3 ayı fazla geçmez. Gittiğiniz ülkenin vatandaşıyla evlenebilirsiniz ama bu da size vatandaşlık hakkını hemen ertesi gün tanımaz, 3 ila 5 yıl arası beklemeniz gerekir. Bunun için evli çiftin yaşayabileceği büyüklükte ev kiralamaları şarttır. Kontrole tabisinizdir, yetkililer evi ve kontratı görmeden eşin gelmesine izin vermezler. Hatta iğrenç olmakla beraber, evliliğin “Sahte evlilik” olup olmadığını anlamak için geceyarısı baskını bile yiyebilirsiniz. Aynı yatakta yatıp yatmadığınız bile kontrol edilir.
İkinci şık ilticadır, onlara göre yeterli gerekçeleriniz varsa iltica edersiniz. Ben iltica ettiğimde otomatikman çalışma iznim verilmiş, seçme ve seçilme hakkım haricinde fransızla aynı haklara sahip olmuştum. İlticaya başvurduğunuzda size 300 ila 400 euro tutarında bir aylık bağlanır ve bu aylık 1 yıl sürer. Bu dönemde bir bankamatik hesabı açtırtabilir ama kredi kartı alamazsınız. Bütün sağlık masraflarınız bedavadır ve devlet tarafından otobüs-metro kartı verilir. İltica talebiniz kabul edildiği taktirde çalışma ve iş kurma hakkına sahip olursunuz.
İltica kabul edildikten sonra kimliğinizi işçiye çevirme gibi bir hakkınız vardır ama bunun için 5 yıl geçmesi gerekmektedir. İster evlenin, ister iltica olun yada benim gibi işçi konumuna geçin, Fransız vatandaşı olmak için de 5 yıl geçmesi gerekmektedir. Ayrıca vatandaşlık hakkı istediğinizde Fransızcayı –en azından derdinizi anlatacak kadar- öğrenmiş olmanız gerekiyor. Anlayacağınız –ki Fransa iltica konusunda en rahat ve demokratik bir ülkedir- ama bu işler, yani vatandaşlık şıpın işi olmamaktadır.
Gelelim Suriyelilere, kimse ülkesini bırakıp, bütün düzenini yıkıp başka bir ülkeye gitmek istemez. Bunu yaptığında kendisine göre ciddi nedenleri olmak zorundadır ki Suriye halkının da yeteri kadar nedeni vardır. Türkiye demokratik bir ülke olsaydı zaten sınırdan gelenleri ilk olarak iltica olarak kabul eder ve onlara oturma izni verirdi. İltica iznini kastederken, Avrupa kriterlerini söylüyorum, yoksa bizdeki anti-demokratik yasayı söylemiyorum. Bizde ilticacılardan yıllık para alınıyor diye biliyorum.
O yüzden Suriyelilere yapılması gereken iltica yada oturma izni kimliğinin verilmesidir. Yukarıda da dediğim gibi, bu 2 kimlik de onlara bizimle aynı hakları verir. Tek yapamayacakları şey oy verememeleri ve seçilememeleridir. Ancak bunlar yapılırken mevcut iltica yasasının hemen değiştirilmesi gerekir. Çünkü iltica durumunda bayramda kendi ülkenşze bayramlaşmaya gidemezsiniz. İlticanın bir anlamı da terk ettiğiniz ülkenizde sorun yaşabileceğiniz anlamına gelir ki, bu da gayet doğaldır.
Savaştan, şu yada bu nedenle kaçan Suriyeliler seçim malzemesi yapılmadan kalabilmeliler. En önemli konu devlet bu kişileri kabul ederken içlerindeki savaş yanlılarını ayıklamalı, içlerindeki –Gerek Türkiye’de, gerek Suriye’de- IŞİD savaşçılarını temizlemelidir.
Bir Cevap Yazın