TAHİR ELÇİ’DEN SONRAKİ HEDEFİN BEN MİYİM AHMET HAKAN!..
Keşke birileri çıkıp Ahmet Hakan’a “40’ından sonra kolay kolay demokrat olunmuyor…” deseydi. Ama kolay değil, demokratlığı çok para kazanıp, en iyi şarabı bilme ve seçmeyi özgürlük zanneden Ertuğrul Özkök’ten öğrenirsen, ancak bu kadar öğrenirsin. Yada gazeteciliğin Z’sinden anlamayan Aydın Doğan gibi biri, günün birinde sana gelip “Ahmet Hakan kardeşim, bırak şu Fetullah’ın gazete ve dergilerini, gel benim gazetemde bu kadar paraya demokrat ol…” deyince de demokrat olunmuyor. Ve hatta Kur’an’a tam olarak inanan birisinin asla demokrat olamayacağını anlatsalardı.
Gelelim Ahmet Hakan’ın bana söylediklerine, ben aymaz liberal solcuymuşum. Aymaz sözlüğe göre “Çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan, sezmeyen (kimse), gözü bağlı, gafil.” anlamına geliyor. Ben bir yazı yazarken, anlamından kuşku duyduğum sözcükler için hep sözlüğe bakar, hata yapmamaya çalışırım. Bu sanırım babamdan bulaşan bir titizlik. Siyasi kimliğim oluştuğundan beri Türkiye’de yaşanan bütün faşistlikleri bizzat yaşadım ve bunlara karşı durdum. Bu yüzden de Kürdistan’da yaşanan yıkıma karşı Özgür Gündem’in 1 günlük genel yayın müdürlüğünü üstlenip 11 gün hapis yattım ve uzun süredir de Yeni Özgür Politika Gazetesi’nde yazılar yazıyorum. Anlayacağın “Aymaz” değilim, seninle aynı şeyleri savunmamam beni yada seni aymaz yapmaz.
Gelelim liberalliğime. Siyasetin içine girdiğim 18 yaşımdan bugüne değin, yani 41 yıl, 1 gün bile liberal olmadım. Tam tersi, yazılarımı okuyanlar bilir, liberallerle çok ciddi tartışmalar yaşadım. İşte eleştirdiğin insanın, bizahmet 5-10 yazısını okusaydın, onun liberal olmadığını anlardın, o kadar da olsa kafanın çalıştığına inanıyorum.
Esasında sana yanıt verip vermemeyi çok düşündüm. Nedenine gelince, yarın bu yazıyı okurken daha solcu olabilme olasılığını düşündüm. Sana birileri bunu 2-3 gün içinde önerebilir ve sen de yapabilirsin. İşte o zaman benden daha solcu ve demokrat olmuş birini eleştirdiğim için aforoz bile edilebilirim çevremden. Şunu çok iyi bil Ahmet Hakan, ben hem aile içinde, hem de çevremde radikal solculuğumla tanınırım.
Benim için şunları yazmışsın: YURDUMUN EN AYMAZ LİBERAL SOLCUSU Ergenekon ve Balyoz’un Fetullah ürünü bir girişim olduğu açığa çıkmışken… Ergenekon ve Balyoz’dan yüzlerce kişinin mağdur edildiği belli olmuşken… Asıl darbecilerin, Fetullahçılar olduğunu gün gibi aşikâr hale gelmişken… Ergenekon ve Balyoz’un bir “kumpas” olduğu yapanlar tarafından itiraf edilirken… Ülkemizin en aymaz liberal solcusu Ahmet Aziz Nesin, şöyle yazmış sosyal medyada: “Darbe girişimi Ergenekoncuların işine yaradı. Şimdi herkes onları masum çocuk diye tanıtıp sanki Türkiye’de derin devlet yokmuş gibi anlatıyor.” Fetullahçıların yürüttüğü Ergenekon ve Balyoz kampanyasının en sihirli soruları şunlardı: Ne yani? Derin devlet yok mu? Ne yani? Faili meçhuller olmadı mı? Ne yani? Darbe yapılmadı mı?. Derin devlet vardı. Faili meçhuller vardı. Darbeler yapıldı. Ama bütün bunlar… Devlete sızan Fetullahçı çetenin kumpasına gözü kapatmanın gerekçesi olabilir mi? İnsan azıcık pişman olur, azıcık üzülür. Ve halkın huzuruna çıkıp… “Ben öyle bir aymazlık içindeymişim ki… Halkın üzerine tank sürmekten bile çekinmeyen katliamcı ve darbeci Fetullahçılar eliyle derin devletle, faili meçhullerle ve darbelerle mücadele edilebileceğine inanmışım” der. Ama Ahmet Nesin gibilerin aymazlığı, öyle kibirli bir aymazlık ki… “Hata yapmışım” dememek için… O köhne teraneye sarılmaya devam ediyor.
Önce sana şunu anlatmaya çalışayım. Türkiye’de bir derin devlet vakası vardır. Bu olay Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla başlamış, hâlâ da devam eden bir olgudur. Bu konu hakkında yazılmış yüzlerce kitap var, binlerce doküman var. Sadece Bülent Ecevit ve İhsan Sabri Çaylayangil’in anılarını dinlesen bile bunu öğrenebilirsin.
Tahmin ettiğim gibi sana yanıtım uzun olacak. O yüzden Ergenekon ve Balyoz açıklamalarına yarın devam edeceğim. Ama bugünkü yazımı kısa bir notla bitireyim. Barış ve demokrasi adına Mehmet Ağar gibi bütün yaptıkları bilinen bir alçak konuşma yapıyorsa, o ülke demokrasiyle yönetilmiyor demektir. Buna izin verenler ve alkışlayanlar demokrasiden nasibini almamış demektir.
Bir ülkede “İDAM” tartışılmaya başlanmışsa, o ülkenin yönetenlerinin demokrasiyle hiçbir bağlantıları yoktur demektir. Demokrasi mitinginde birbirinden farklı 3 parti lideri birden konuşma yapıyorsa, demokrasi anlayışları farklı insanlar aynı kitleye konuşuyorsa buna da demokrasi değil, kakafoni denir. Ama en önemlisi demokrasi mitingi adına siyaset meydanında genel kurmay başkanı konuşma yapıyorsa buna da askeri idare denir. Askeri darbe girişimi olması ve bunun önlenmesi bile bir genel kurmay başkanına meydanlarda konuşma izni vermez.
Neyse devamı yarına Ahmet Hakan.
Bir Cevap Yazın