Ahmet Nesin's Blog

Ekim 28, 2020

Fundementalizme karşı önlem İslamafobi değildir…

Filed under: Uncategorized — ahmetnesin @ 2:08 pm

Yazıyı yazdıktan biraz sonra bütün mazoşist halimle televizyon kanallarını açacağım ve gazeteci ve akademisyen olduklarından milyon kere şüphe ettiğim salak salak insanlar çıkacak ve bu Avrupa’nın İslamafobisini anlatmaya başlayacaklar. İzleyicilerin de bir o kadar kısmı aval aval seyredecekler ve çok bilmiş edayla etraflarına nasıl onayladıklarını belirtecekler. Bunu belirtirken “Bugün müdürüme aynısını söyledim” yada “Sabah kahve içerken Ayşanımla aynısını konuşuyorduk” diyecekler ki, ekranda konuşanlar kadar akıllı oldukları anlaşılsın.

O sırada ben evin bir ucundan ses olarak belireceğim ve “Almanya’da Kurban Bayramı’nda evin küvetinde hayvan kestiklerini biliyor musunuz?” diye sesleneceğim ve Avrupa’nın İslamafobisi orada başlayacak. Almanya’ya işçi olarak gelen Müslüman aileler sokakta, çocuklarına mecburen seyrettirdikleri ve kanlarını alınlarına sürdükleri hayvan kesimini neden özgürce evinin önünde bütün mahalleyi kan gölüne çevirerek yapamadığını anlayamayacak ve Almanya onun için ilk Kurban Bayramı’ndan itibaren faşist ve İslam düşmanı olacak.

Tabi ki olay burdan başlamıyor, bunu anlatmadan önce İslam dünyası dışındaki insanlara Kurban Bayramı’nı anlatmanız gerekiyor ve çocuğunu kesmek üzere olan babaya Allah’ın yukarıdan bir koç gönderdiğini ve çocuğun kurtulduğunu, dolayısıyla Allah’ın da çok iyi niyetli, çocuk ve insan sever ve hatta affeder olduğunu anlatacaksınız ama o çocuk yada yetişkin bunu bitürlü anlamayacak. Siz ne kadar haklı olarak Meryem Ana’nın bakire doğum yapıp öldüğüne inanmayacaksanız, o da size inanmayacak.

Bu tartışmanın ardından entegrasyondan hiçbişey anlamayan bu kişiler bu kez Avrupa’nın bizi nasıl asimile ettiği yada etmeye çalıştığı tartışmasını yapacak. O sırada Asimilasyonu konuşanların hepsi mutlaka program bitmeden Kürtlerin çoğunlukta olduğu HDP’nin kapatılması gerektiğini söyleyeceklerdir aynı bugün meclisteki 4 parti olarak Fransa’ya mesaj gönderdikleri gibi.

Siz Almanya’ya, Fransa’ya, Belçika’ya yada başka bir dünya ülkesine taşınırken oralarda kendi hemşehrilerinizle ufak ufak koloniler oluşturup yaşamaya çalışacaksınız ve Hristiyanların sizi dışladığını hep söyleyeceksiniz. Sadece Avrupa’ya giderken değil, Istanbul’a, Ankara’ya yada İzmir’e giderken yaptığınız gibi yaşadığınız şehirle bütünleşmeyeceksiniz ama hep karşı tarafı suçlayacaksınız. Fenerbahçe gibi biyerde Ankara ve Malatyalılar kahvelerini unutamam.

Siz yine bilhassa Almanya ve Fransa’da nüfusun %5-6 gibi oranına sahip olacaksınız ve üreme hızınızın onlardan fazla olduğunu bileceksiniz ve endişelenmelerine kızacaksınız. Çünkü siz 1915’i saymıyorsunuz, 1938 Dersim Katliamı diye bişey yok sizin için, 6-7 Eylül olmadı, Kürtler alabildiğine özgürler ve öldürülmüyorlar, 1942 sürgünü yaşanmadı, bunların hepsi bizlerin uydurması. Darbeleri de ABD yaptığına göre Adnan Menderes’le Deniz Gezmişleri Jo yargıladı, New York’ta asıldılar.

IŞİD’e silah gönderen MİT tırlarını haber yaptı diye Can Dündar’ı önce hapsettiniz, sonra öldürtmeye kalktınız, daha sonra eşinden ayrı tuttunuz, yetmedi mallarına el koydunuz ve bunu bilen ve Can Dündar’a sahip çıkan Almanya’ya utanmadan kafa tuttunuz.

Avrupa’nın bisürü ülkesinde dindarlar değil ama fundementalistler çeşitli şekillerde katliam yaptı, mizah dergisine saldırdı ve insanları öldürdü, siz Müslümanın insan öldürmeyeceğini söyleyip, dergiyi protesto ettiniz.

Ve son olarak şeriatçılar bir Fransız öğretmenin kafasını kestiler aynı küvette katlettikleri koyun yada koç gibi. Şimdi ben yazıyı bitirirken siz televizyonlarda programlara başlayacak, yarınki yazınız için bilgisayarlarınızın başına geçecek ve Hristiyanların ne kadar İslamafobik olduklarını sayıklayacaksınız. Bunu yapacaksınız, çünkü kurtuluşu IŞİD ve gibilerinde buluyorsunuz, kafanız o kadar çalışıyor, belki Allah yukarıdan yeni bişey gönderir diye bekliyorsunuz.

Ekim 27, 2020

CHP’NİN YASAKLANAN GÜLEN KİTAPÇIĞI

Filed under: Uncategorized — ahmetnesin @ 4:23 pm

Erdoğan CHP’nin hazırladığı siyasette Gülen kitapçığının baskısını, dağıtılmasını ve sosyal medyadan gösterilmesini yasakladı. Faşizm böyle bişey. Takip etmek isteyenler tamamına benim sitemden bakabilirler.

Ekim 24, 2020

YOK SAYSAN DA BEN VE CAN TV VAR ERDAL BOYOĞLU…

Filed under: Uncategorized — ahmetnesin @ 10:54 am

Geçtiğimiz günlerde Erdal Boyoğlu Artı Gerçek’in Forum bölümünde “Avrupa’da Çıkan Dergi ve Gazeteler” başlıklı bir yazı yazdı. Kısa bir yazı da değildi, 7 A 4 sayfası bir yazı tamı tamına. Yazıyı başından sonuna kadar okudum ve bişey garip geldi bana, Artı Gerçek’te çalışacaksınız, Artı Gerçek Forum’da yazacaksınız ama Artı Gerçek’le ilgili tek satır bile olmayacak. Yurt dışında yaşayanlar listesi yapacaksınız ama hem ciddi eksiklikler olacak, hem de lüzumsuz fazlalıklar.

Yine geçtiğimiz günlerden birinde Skype üzerinden Artı gerçek yazarları olarak bir toplantı yaptık. Ben 3 konudan bahsettim. Birincisi gazete ve televizyonla ilgili bir konu, diğeri Erdal’ın yazısı ve yazıdaki eksiklik ve bu tip yazılar için daha dikkatli olunması, üçüncüsü de çok fazla tashih ve yazım hatası olduğu, bu konuda daha dikkatli olmamızdı.

Önceki gece Forum bölümünde Erdal “Sürgün Yılları ve Medya” diye bir yazı daha yazmış. Bu sefer hızını alamamış ve tam 8 A 4 uzunluğunda bir yazı. Öncelikle şunu söyleyeyim, 8 sayfanın 2 sayfası tashih ve yazım hatalarıyla dolu. 30’a yakın yanlış yazılım var ve bunların dışında “Olmasa yada başka türlü yazılsa daha iyi olur” dediğim bir o kadar da yanlış var. Umarım bundan sonra yetkili arkadaşlar daha dikkatli olurlar.

Gelelim önemli konuya, Erdal Boyoğlu yurt dışında -Kendi deyimiyle sürgün- olan yazar, gazeteci, sinemacı ve tiyatrocuları yazmış, kimilerinin kısa yada uzun yaşamöykülerini vermiş ama ben yokum. Bu gazete ve televizyonun kuruluşu için Avrupa’da 4 kişi toplantı yaptık, ben, Celal Başlangıç, Ragıp Duran ve Fehim Işık. Bu toplantılar 1 saat yada 1 gün sürmedi, saatlerce konuştuk, nasıl bişey yapmamız gerektiğini tartıştık.

Öncelikle şunu söyleyeyim, bizler sürgün değiliz, çünkü devlet bizi sürmedi, biz mesleğimizi özgür bir şekilde yapabilmek ve hapse girmemek adına değişik ülkelere geldik. (Ben hariç, çünkü benim 2003 yılından beri Fransa’da sınırsız oturumum var) Erdal Boyoğlu sürgünün ne olduğunu öğrenmek istiyorsa Halikarnas Balıkçısı’nı ve Aziz Nesin’in “Bir Sürgünün Anıları” kitabını okumalı. Ayrıca kopyala yapıştır mantığıyla yazınca milletvekili seçilmeden önce de Almanya’da yaşayan Ziya Pir’i sürgün yapmışsın ama çok arkadaşımızı da yok saymışsın.

Gelelim esas konuya, Erdal nedense Artı Gerçek ve Artı TV’yi anlatırken beni atlamış. Bunu okur okumaz çok kızdım ama sonra sakinleştim. Sakinleştim, çünkü bu bana yapılan bir hakaretten çok Artı Gerçek ve Artı TV’ye yapılan bir hakaretti. Ben bu gazetenin çıkışından beri yazı yazıyorum ve televizyona program yapıyorum. Yazarlığımın, gazeteciliğimin ve programcılığımın değerini okurlar ve izleyiciler verir, beni listeye almadığın zaman ben yok olmuyorum.

Her işyerinde olduğu gibi bizim de aramızda tartışmalar var ve olmaya da devam edecek. Artı Gerçek ve Artı TV’den ayrılmam için buna benzer olaylar yaşadım ama sanırım bu artık susamayacağım bir saygısızlık gibi geldi bana. Ancak şunu çok net açıklayayım, ben inandığım bişeyi yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Yaşamımı sosyalizme ve barışa adadım, bu yaşımdan sonra da vazgeçmeyeceğim. Anlayacağınız istifa etmeyeceğim ama bu saygısızlığın düzeltilmesini istemek de benim en doğal hakkımdır.

Ayrıca Erdal Boyoğlu, biz aynı bimada 20 metre arayla oturuyoruz işyerinde. Corona dolayısıyla uzun zamandır beni görmemiş olabilirsin ama ben de seni görmedim, ancak hâlâ bizde çalıştığını biliyorum.

Bir de hani öğlenleri yemek yiyoruz ya, yemekhanenin de hemen hemen 20 adım arkasında Can TV var, onu da unutmuşsun. Kopyala yapıştırla olmuyor bu işler. Gaztecilik saygı ister, bu mesleğe saygılı davranmak zorundasın, Bizans oyunları zor iştir, en azından Istanbullu olmak gerekir.

Older Posts »

WordPress.com'da Blog Oluşturun.