9 MART 1971 DARBESİ = BALYOZ DARBESİ…
Türkiye’de darbeler de darbe girişimleri de esasında yargılanmıyor. Yargılanıp cezalandırılan tek darbe girişimi var, o da 27 Mayıs darbesi sonrası Talat Aydemir’in 2 kez girişimde bulunduğu girişim, onda da idam cezası kalkmadığından Talat Aydemir ve Fethi Gürcan asılıyor. Tarihe nasıl yazılıyor bu olaylar bilmiyorum ama Aydemir ve Gürcan’ı astıran zihniyet 27 Mayıs darbesinin zihniyeti. Yani başaran darbeciler, başaramayanları asmış.
İlginçtir, Aydemir davasında yargılanan Alpaslan Türkeş, önce ordudan atılıyor, sonra sürülüyor, sonunda da parti başkanı ve başbakan yardımcısı oluyor. Demek ki ABD Aydemir’e bir görev biçmemiş.
Bizde darbe girişimleri bitmiyor. 9 Mart darbe girişimi de var. Esasında 9 Mart darbe girişimini satır satır öğrenmek isteyenler Mahir Kaynak’a sorabilirler. Esas girişimi MİT adına deşifre eden o çünkü…
Kimler yok ki 9 Mart darbe girişiminde, onu da Hasan Cemal’in kitabında bulabilirsiniz. Hasan Cemal’in Cumhuriyet Gazetesi’nde o kadar yükselmesinin nedeni gazeteciliğinden çok İlhan Selçuk’a darbe girişiminde yardımcı olmasındandır. Esas işin başında Milli Birlik Komitesi’nin lideri emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur vardır.
İşin içinde çok kişi var, Mahir Kaynak’la beraber MİT’ten Mehmet Eymur da sızmış ajan olarak. Korgeneral Atıf Erçıkan darbe girişimi konuşmalarını banta kaydeder ve Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç’a verir ve 9 Mart darbesi önlenir. Önlenir ama hemen 3 gün sonra 12 Mart darbesi yapılır. Darbe girişimine katılan subaylardan orgenerallik rütbesindeki subaylar haricindekiler emekli edilir. İş yine daha çok sivillerin başına patlar ve İlhan Selçuk ve arkadaşları yargılanır. İşin içinde dönemin kara kuvvetleri komutanı Faruk Gürler de vardır ama bilgilerin Memduh Tağmaç’a ulaştığını öğrenince Muhsin Batur’la beraber desteğini geri çeker. Yani iki 9 Mart darbecisi 12 Mart darbecisi olur.
Sonuç ne olur, o kadar subayı cezalandırmaktan korkulur, çünkü iş sanıldığından da kalabalıktır ve siviller dahil beraatla sonuçlanır.
Şimdi aynı sistem Ergenekon ve Balyoz davalarında oluşturuluyor. Bu davalar başladığında hep şunu yazdım, darbe davasını bu kadar geniş tutarsanız iş zevzeklemeye gider, esas amacını aşar ve darbeciler temizlenir, kahraman olarak dışarı çıkarlar. Bunun esas nedeni başkadır esasında, darbeciler yani derin devletin derin adamları burjuvazinin desteğini almadan, doğal olarak burjuvazinin başı olan ABD’nin emrini almadan kıpırdayamaz. Türkiye’de derin devlet yargılanırsa işin içine bütün iktidar ve muhalefet partileri girer. Yıllar öncesinin Türkiye İşçi Partisi ve günümüz Kürt hareketi haricindeki (Yani açıp kapatılan partiler) bütün partilerle işbirliği vardır derin devletin. Sonuçta bu bir bütçe sorunudur ve bu bütçe hükümetin emriyle sağlanır. Yani burjuva partileri derin devleti yargılayamazlar, iş sonuçta kendilerine gelir.
Balyoz ve Ergenekon davalarının gelişimi aynı 9 Mart darbe davasının sonucuna doğru gidiyor. Anımsayanlar olacaktır, CHP Muhsin Batur gibi çifte darbeciyi cumhurbaşkanı adayı yapmadı mı?
Arada bir de 12 Eylül davası var tabii. Orada da aynı terane var. 12 Eylül anayasasıyla bunamış 2 komutan yargılanıyor. Evren ve Şahinkaya’nın yargılanması önemsiz demiyorum, hemen libre-el-al’ların ağızları şapırdamasın, yargılansınlar ama bu dava 12 Eylül davası değildir, bu bilinsin, bu davadan dolayı 12 Eylül yargılanmamıştır, anayasa değişmeden de yargılanması olanaksızdır.
Darbeler yada girişimleri sadece askerle olmuyor, bunu hepimiz biliyoruz. Ama her darbe girişimcisinin diğer darbe girişimcisiyle bir bağı olduğundan işin içinden çıkmak olanaksızlaşıyor.
Ben bişey merak ediyorum. Balyoz ve Ergenekon davalarının üst rütbeli subayları 12 Eylül davasında ne yapıyorlardı, hangi komuta ve kademede ne tür işkenceleri seyrettiler, yaptılar yada sessiz kaldılar. Darbecileri çok sevenler isim isim girip onlara bir baksa ne güzel olacak.
Sonuçta 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül nasıl yargılanıp sonuçlanmadıysa, Ergenekon ve Balyoz da bişey olmayacak. Halkın bir kısmı yine onları, bir kısmı da sivil darbeci Erdoğan’ı sevecek. Biz yine geçen yazdığım gibi 12 Eylül anayasasına “Hayır” diyen % 8 olarak, bu kişilere de “Hayır” demeye devam edeceğiz. İlhan Selçuk’un arka arkaya 2 kez Ahmet Necdet Sezer’le ne görüştüğünü de, Erdoğan’ın Dolmabahçe’de Yaşar Büyükanıt’la ne görüştüklerini bilemeyeceğiz.
Ahmet bey tebrikler. İlk defa 12 Eylül de bu komutanların rütbelerinin ne olduğunu ve ne yaptıklarını soran bir yazı okudum.Liste olarak yayınlanırsa ilginç durumlar çıkabilir.
Yorum tarafından İsmail — Haziran 23, 2014 @ 8:16 am