Ahmet Nesin's Blog

Temmuz 2, 2014

BABAM ÖLDÜ MÜ ACABA!..

Filed under: Uncategorized — ahmetnesin @ 4:49 am

BABAM ÖLDÜ MÜ ACABA!..

Oğlum öldü mü acaba!..

Babam öldü mü acaba!..

Günlerce, saatlerce bu düşünceyle yaşamak belki de ölümden beter bişey. Saniye saate, saat güne, hafta aylara yıllara çıkıyor, yaşlandığınızı, çöktüğünüzü hissediyorsunuz. Haber alamadan yaşamak, ne olduğunu bilememek, insanı kötümser değil, sevgili Can Yücel ağabeyin dediği gibi tam da “Götümser” yapıp bırakıyor.

Bu duyguyu anlatmak o kadar zor ki, ancak Aziz Nesin yada Yaşar Kemal gibi bir yazar anlatabilir diye düşünmüşümdür hep. Hele benim gibi sadece babanızdan dolayı 1 kez değil, bir de oğlunuzdan dolayı yaşadıysanız, “Olmaz olsun böyle deneyim…” diyorsunuz.

1999 yılında deprem olduğunda çok gerilmiştim ama bütün sevdiklerim rahat yerlerde olduğu için egoistçe bir rahatlık vardı içimde. Ne zaman depremin Karamürsel’de en şiddetli şekilde olduğunu, onlarca, sonra yüzlerce ölüm listeleri olduğunu öğrendim, işte huzursuzluk başladı bende. Oğlum Aziz Can 13’üne girmek üzereydi ve annesiyle Karamürsel’deydi.

Aramadığım telefon kalmadı, kimseye ulaşma olanağınız yok, 1 gün, 2 gün, şaka değil, toplam 6 gün ulaşamadım. İstanbul’da olabilirler, o zaman içim rahat, Ören’de annemin yanında olabilirler, yine içim rahat ama Karamürsel’de olma olasılıkları var ve en fazla da bu olasılık geçerli, nasıl delirmedim, hâlâ şaşarım kendime.

Seçimler yeni yapılmış, Aliağa’dayım, başkanlığı CHP’den sevgili Hakkı Ülkü kazanmış, her sabah odasında haber olup olmadığını soruyor ve yanıt alamayınca benim kadar bezgin bir şekilde işe başlıyordu. Hakkı benim deprem yoldaşım oldu. En son bir sabah, bir delikanlı yanaştı yanıma, oğlumun annesinin teyze kızının eşi, o söyledi sağ olduklarını. Sanırım 2-3 saat konuşamadım. Akşam telefonlar açıldı ve depremden 3-4 saat önce Istanbul’a geldiklerini öğrendim. O altı gün nasıl anlatılır diye hep düşündüm ama olmuyor, en azından ben beceremiyorum.

İşte 2 Temmuz vahşetini de böyle yaşadım, Bayramoğlu Basın İlan Kurumu tatil sitesindeyim. Babamla yüzdüğüm, yıllarca tatil yaptığım yer, ölüm haberleri geliyor, tanıdıklarım, arkadaşlarım tek tek gidiyor. Ölenler listesinde Aziz Nesin yok, yine egoistçe bir gizli mutluluk ama ulaşamıyorum. Bu kez telefonlarda sorun yok ama kimse bilmiyor ne olduğunu.

Aydınlık Gazetesi’ni arıyorum, ne de olsa Aziz Nesin gazetenin o dönem sahibi ve başyazarı ama onlardan da tık yok. Ne de olsa Doğu Perinçek Aziz Nesin’den habersiz “Şeytan Ayetleri”ni gazetede yayınlayıp derin devletle beraber yaşamının en büyük provokasyonunu yapmış, belki de odasında kıs-kıs gülüyor, hiçbişeyden haberleri yok.

Babamı cep telefonu almaya ikna edememişiz, ulaşamıyorum. İkinci eşim İncilay delirmek üzere, çocuklar Başak’la Barış tatile mi geldiler, dayak mı yiyorlar belli değil. Her saniye geçtikçe daha çok yaşlanıyorum, çöküyorum, bunu sadece ruhen değil, fiziken hissediyorsunuz. İğrenç duygular o zaman başlıyor işte, komada haberi gelse rahatlayacaksınız, yoğun bakım ünitesinde aylarca beklemeye razı duruma geliyorsunuz.

Hani bazen evde bişey kaybolur, daha doğrusu kaybolmaz da arayıp bulamazsınız ve sonunda o çok sevdiğiniz ama bulamadığınız çorabı buzdolabında aramaya başlarsınız, işte bu duyguyla yaşıyorsunuz. Ben de en son aramadığım yer olarak Nesin Vakfı’nın Ankara’da üniversite öğrencilerimizin kaldığı evi aradım. Olu a, belki onlar haber almışlardır, unutup da aramadığım yer vardır ve onlar aramıştır. İşte 24 saat sonra orayı aradım ve karşıma babam çıktı, 4-5 saniye konuşamadım, nasıl oraya gitti, gitti de nasıl basına yansımadı, bu kadar gazeteci nasıl atladı bu olayı…

İşte yine geldin 2 Temmuz. 2 gün önce DİSK eski genel başkanı Kemal Türkler’i öldüren ülkücü kalp krizinden öldü. Dün cenazesinde MHP genel başkanı Devlet Bahçeli saf tutup dua etmiş. İstedikleri kadar değiştik desinler, bunlarda kan çekme olayı böyle.

Yakında cumhurbaşkanlığı seçimi var, adaylardan birini demin anlattığım Bahçeli destekliyor, diğeri de Madımak katillerinin avukatlarını milletvekili ve belediye başkanı yapan Erdoğan. O yüzden oyum HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a. Bana kızan insanlara tek sözüm var, siz katillere oy verip demokrasiyi kurtarın ama bana bundan dolayı küfretmeyin, ben Bahçeli’yle beraber demokrasi savaşımı veremem.

3 Yorum »

  1. HDP nin doğu da yüzlerce askerimizin şehit verilmesine sebep olan örgütün savunuculuğunu yapmasını katillikle ilişkilendirememeniz ne acı ve utanç verici

    Yorum tarafından selda — Temmuz 2, 2014 @ 2:50 pm

  2. yazınızı okudum son derece haklısınız. ama haksız olduğunuz bir nokta var bana göre. cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunuzu terörist Abdullah Öcalanı savunan birine oy vermekten bahsediyorsunuz. binlerce askerin binlerce sivilin katiline. içiniz böylemi rahat edecek.

    Yorum tarafından ceren — Temmuz 2, 2014 @ 4:20 pm

  3. cumhurbaskanligi oylamasinda kime oy vereceginizi onlari kimin destekledigine gore belirliyorsunuz soylediginize gore. yani MHP baskani yarin bir gun cikip evrim teorisi dogrudur inaniyorum derse siz Adnan hocanin yaninda mi yer alacaksiniz sirf MHP ile ayni yerde olmamak icin? ilginc tabi.

    Yorum tarafından yasin — Temmuz 10, 2014 @ 9:22 am


RSS feed for comments on this post. TrackBack URI

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.