Ahmet Nesin's Blog

Şubat 26, 2015

DERİN DEVLETÇİSİN ULUSAL KANAL!..

Filed under: Uncategorized — ahmetnesin @ 7:34 am

DERİN DEVLETÇİSİN ULUSAL KANAL!..

Önceki sabah bir arkadaşım mesaj gönderdi, “Ahmet Ulusal Kanalda sana küfür ediyorlar…” Ankara Kitap Fuarı’nda olduğumdan izleyemedim ama aday adaylığıma en çok onların kızacağını biliyordum. Neden diye sorarsanız Doğu Perinçek’in nedeni olmaz, o kendisi gibi düşünmeyen her sosyaliste kızar, çünkü yaşamı boyunca sosyalist olmadan kendini sosyalist gibi yutturmuş birisidir o.

Programı Sabahattin Önkibar yönetiyor. Önkibar TGRT’de gazeteciliğe başlamış MHP görüşlü birisidir. Yni aslan gibi ulusalcı birisidir kendisi. Ufuk Söylemez ve İlker Yücel de konuşmacılar. Ufuk Söylemez de hem Anavatan Partisi hem de Doğru Yol Partisi hükümetleri’nde devlet bakanlığı yapmış biri. İlker Yücel eski TGB başkanı olup üniversitede okurken sosyalist gençlere saldırmakla ünlüdür.

Sabahattin Önkibar Aziz Nesin gibi bir cumhuriyetçinin oğlu Ahmet Nesin’in kürtlerle birlikte olup milletvekili aday adayı olmasına şaşırıyor. Önkibar cumhuriyetçinin ne olduğunu biliyor mu bilemem ama sanırım o da cumhuriyetle demokrasiyi karıştıranlardan biri. Türkiye bir cumhuriyet, Sovyetler bir cumhuriyetti, İran hâlâ İslam cumhuriyeti… Daha çok örnek veririm de bence gerek yok. O yüzden Aziz Nesin’in marksistliğini bir kenara atıp cumhuriyetçi demek bir anlam kazandırmıyor. Ben de Türkiye’nin Federal Cumhuriyet olmasını istiyorum.

Önkibar bunları söylerken Ufuk Söylemez araya girip “Mebus olmak için her türlü rezilliği, ilkesizliği ve omurgasızlığı yapıyorlar…” diyor. Bu söylediklerinden dolayı Ufuk Söylemez’e dava açmayacağım, uğraşmaya değer birisi olduğunu sanmıyorum ama merak ettiğim bişey var, hangi ilkeler üzerinde anlaşıp aynı kanalda konuşup, sonra beraber Aydınlık standına gelip boy gösteriyorlar merak ediyorum. Uzlaştıkları tek şey var o da kürtlere düşman olmak.

Esasında Aydınlık grubu sadece kürtlere değil sosyalistlere de düşmandır. 12 Eylül darbesi öncesi kimi sosyalist devrimci arkadaşları isim, fotoğraf ve adreslerini kroki halinde verip derin devlet tarafından öldürülmelerine neden olmaları çok meşhurdur ve bunu solda bilmeyen yoktur.

Gençlik kolları daha sonra ülkücülerle beraber dergi çıkartıp yürüyüş yapmışlardır. Defalarca yazdım, Aziz Nesin ve arkadaşları Aydınlık Gazetesi’ni Onbinler A.Ş. adına aldıklarında Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri kitabından bölümleri gazetede yayınlatan Doğu Perinçek’tir. Bu yayımdan Aziz Nesin’in haberi yoktu ve bu yayın sonucu derin devlet Madımak Oteli katliamını yaptı. Madımaktan yıllar sonra Perinçek neden derin devletle beraber yargılandı, hiç mi düşünmediniz.

Çok açık ve net yazıyorum, Doğu Perinçek Madımak katliamının baş sorumlusudur, katliama neden olan kişidir.

Şimdi gelelim omurgasızlığa, bu yazdıklarımdan sonra kim omurgasızdır, ona da siz karar verin. Ben Türkiye’de bütün demokratik haklar için kendimi bildim bileli savaşan birisiyim. Bundan dolayı kürtlerin hakları benim siyasi yaşamımda önemli bir yer tutuyor. Kürtleri yok saymakla, Ermeni soykırımını görmezden gelmekle demokrat olunmuyor, hatta pek insan da olunmuyor, insan dediğin insan haklarına saygılı olur.

Şimdilik aday adayıyım, aday olacak mıyım bilmiyorum, hiç de önemli değil ama olursam Türkiye’de bütün insan hakları konusunda mücadele edeceğim, sizin gibi Fethullah Gülen’e karşı çıkmak için Erdoğan yalakalığı yapmayacağımdan eminim. Bir de ricam cumhuriyetçiyle demokratlığı iyi öğrenin, biliyorum cumhuriyetçi olmak kolay, demokrat olmak zor ama en azından çaba sarfedin.

4 Yorum »

  1. Reblogged this on Serdar Yaygın.

    Yorum tarafından Serdar Yaygın — Şubat 26, 2015 @ 8:23 am

  2. Vayy be sende sosyalist oluyorsun demek, ırkçılarla siyaset yap, ülkenin en büyük kapitalistinin vakfının ödül al. Bu değirmen daha çok su götürür.

    Yorum tarafından Yucel Başaran — Şubat 28, 2015 @ 10:00 pm

  3. Yani tıpkı Charlie Hebdo katliamında olduğu gibi Madımak’ta kışkırtma vardı mı demeye mi getiriyorsun? Bu “milletin dini değerlerine dil uzatanlar sonuçlarına katlanır” teranesiyle eş anlamlı olmuyor mu şimdi?

    Yorum tarafından Abdulcanbaz — Mart 4, 2015 @ 6:18 pm

  4. RESMİ KÜRT DÜŞMANLIĞI VE TC’NİN KURULUŞU!

    TC diş işleri bakanlığı, zamanının % 60 ından fazlasını Kürt halkının uluslararası alanda güçlenmesinin engellenmesine ayırıyor!
    Hal böyleyken bugün özellikle Türkiye’deki yöneticilerin ağızlarından bırakmadıkları ‘kardeşlik’ propogandasının tamamıyla bir demagojiden ibaret olduğu meydanda değilmidir?
    Cenevre’de başlayacak Suriye konferansına Kürtlerin katılmasını engelleme amacıyla Batıllı Politikacılara rüşvet verme çalışmalarına başarılı dış politika adını verdiler..

    Kendinden olmayan halklara yönelik yapılan vahşetlerin devamı sözkonusu.. “
    Rojava Kürtlerine İşid ve Nusra gibi barbar örgütlerin yaptıklarının başarıya ulaşamaması karşısında TC’nin bu kez kendi ordusu ile meydana çıkması sözkonusu!
    Üstüne üstlük Rojava’da halkın ezici çoğunluğunun desteğini alan PYD ve Kürt Yüksek Konseyine bağlı YPG’ye “terörist, damgaları vurarak onları yurt dışında izole etmeye çalışıyorlar! AKP yönetiminin direktifi ile başlatıllan bu yeni Kürt düşmanlığı yeni katliam ve toplu soykırımların sinyallerini vermeye başladı. 

    Peki nedir bu kadar derin Kürt düşmanlığı? Bunu kökleri nereye dayanıyor?

    Osmanlı İmparatorluğu’nun son on yıllarındaki Kürt ayaklanmaları ve yeni kurulan Türk devletine karşı yirminci yüzyılın ilk yarısındaki bitmeyen Kürt isyanları Türk hükümetinin Kürtlere karşı korkusunu pekiştirdi.
    Bir diğer deyişle, Türkiye’nin Kürtlerle olan, Türk cumhuriyetine karşı çok sayıda isyanlar da dahil olmak üzere, tarihsel deneyimi, Kürtlerin olağanüstü bir korku kaynağı haline gelmesine katkıda bulundu.
    Koçgiri’de ilk Kürt isyanının bastırılarak 20 000 Kürt’ün amasızca kırılması şimdiki düşmanlık sürecinin sürecin başlangıcına tekabül eder.

    1923’ten beri görece sakin dönemler olsa da, Kürtlerin ve temel haklarının bastırılması Türklerin her zaman gündeminde kalmaya devam etti.
    Koçgiri İsyanı,1921 yılında haksızlığa karşı Koçgiri, Pezgavır, Maksudan, Aslanan, Kurmeşan, Parçikan, İzol ve Giniyan Kürtlerinin isyandır.
    Ankara hükümeti, Kürtler’e vaat ettikleri haklardan vaz geçince ilk bilinçli Kürt aşiretleri isyan ederek, antlaşmalara bağlı kalınmasını
    Daha savaş içinde, Ankara hükümetinin vaatlerinden vaz geçtiğini, kandırıldıklarını gören Kürtler, 1921 de Koçgiri isyanını gerçekleştirdi.
    Koçgiri’de ilk Kürt isyanının bastırılarak 20 000 Kürt’ün amasızca kırılması bunun başlangıcıdır…

    1923 de kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde yasal yaptırımlar ve kademeli, zorunlu asimilasyon yoluyla, Kürt varlığını ortadan kaldırmak amacıyla bir dizi adımlar atıldığı ve örneğin 3 Mart 1924’te bir kararla bütün Kürt okulları, örgütleri ve yayınları yasaklandı.
    Türkiye, tarihinde Kürt harfleri olan Q, X ve W harflerini kanun dışı ilan etti, Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerde Kürt isimlerini yok etmeye ve/veya onları Türk isimleriyle değiştirmeye çalıştı…Asker cenazeleri Kürt düşmanlığı için and içme alanlarına dönüştürülüyor. Asker Cenazeleri, şövenizm ve ırkçılık propogandası için mesken seçiliyor.
    Türk şövenizmi ve milliyetçiliği ırkçılığa, devlet destekli pogromlar kokan eylemlere dönüştürülmektedir. Kürt esnaflarından alış veriş yapmayın uygulamaları, boykotlara kadar vardırılmaktadır. Kürtlere iş, kiralık yer veya işyeri verilmiyor. Güney Afrika Apartehid rejimini aratmayan ırkçı uygulamalar başladı. Kürtleri aşağılama, horlama gibi ayırımcı uygulamalar sokaklarda başladı bile.

    Kardeşlik yalan bir hikayeden ileri gidemedi..TC,barış dediği şeyi kimle, br milletle mi, yoksa bir hayvan sürüsü ile mi yapacağı konusunda bile tutarlı değil! Düşmanlık sürecinin yaşandığı yerde hangi kardeşlikten bahsedilebilinir?
    Komşu olmak zorunda kalmış iki millet var ortada… Bir Türkün, Arap’ın, Fars’ın sahip olduğu bütün haklara Kürtler de sahip olsun ve zaman gerçek anlamda kardeşlik olur.

    Fakat bu AKP liler de eskisi gibi Kürt halkı ile alay etmekten iler gidemediler. Halkın çoğu barış dedikleri şeyin hayali bir düşmanla yapılmış olabileceği algısına sahip oldu…
    Son dönemlerde, barış veya sözde açılım süreci altında, Kürdistan kelimesi bir tabu olarak kalmaya devam etti. Kürt açılmı dedikleri, Kürt halkın ile alay etmekten iler gidemedi! Halkın çoğu barış dedikleri şeyin hayali bir düşmanla yapılmış olabileceği algısına sahip oldu…
    AKP aslında Kürdistan ve Kürt kelimelerini yasakladı, Kürt dilini konuşmayı engelleyemedikleri için aldatmacalık oynadılar..
    Erdoğan kliği,2015 de cumhurbaşkanlığı sarayında, kendisine yakın bir guruba, ‘herşeyin başkanlık sürecinin aşılması ile değişeceğini, bazı şeyleri zorunlu olarak devam ettirdiklerini söylerrken, Kürtler için herhangi bir özerkliğin temin edilmesine karşı olduğunu, bu reformların Türkiye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne bir tehdit teşkil ettiğini savunarak, o an toplumu meşgul eden açılı senaryosunun sahteliğini ortaya çıkarmıştı!!

    Türkiye’nin Kürtlere yaklaşımını, Kürtlerin temel haklarının Türk devleti tarafından baskılanmasının ayrı bir Kürt milli bilincine yol açabileceğini gösteren etnik bir modelle açıkladı.

    TC’nin Kürtlerle hesaplaşmaya başlaması 1921 Koçhiri isyanına dayanır. Kemalistler, Ankara antlaşması sürecinde, Fransızlardan Üniter devlet.. TC’nin resmi ideolojisi olan Kürt düşmanlığı, 1921 Koçgigi isyanı ile başlamıştır. TC ise tam da o zaman şekillenmeye başlamıştır.
    Çünkü, Kemalistler, Ankara antlaşması ile Fransızlar’dan söz alırlar ve kuracakları devlet, Fransız benzeri üniter bir devlet olacaktır.
    yani bu devlette Kürtlere de yer yoktur!! Fransızların isteği ile, yeni kurulacak bu TC devleti Üniter olacaktır. Yani bu devlette Kürtlere de yer yoktur!!

    Üzerine fazla çalışma yapılmamış ancak Türkiye’nin Kürtlere olan olumsuz tavrını önemli ölçüde açıklayan konu ise korku konusu, ülkenin kökleri derinlere giden Kürdofobisi. Türkiye’nin Kürdofobisini, Kürtlerden ve bağımsız Kürt devletinden ve/veya ülkenin büyük Kürt nüfusundan dolayı Türk devletini tehdit edebilecek herhangi bir Kürt kazanımından korkma temelindedir..

    Yani şimdiki TC, adı sanı yokken, bir Kürt isyanı sonrasında birilerin aklına gelmiştir. Kemal, Sivas Erzurum kongrelerinde Osmanlı demiştir…1919 dan beri Osmanlı’nın kurtuluşu adına çalışan Kemal gurubu, Fransızlarla yaptığı son görüşmesinden sonra üniter TC’nin kuruluşu kararı aldılar…
    Fransızlar, M.kemal’le şimdiki Suriye sınırı üzerinde anlaştılar ve Ankara antlaşması ile yeni bir TC devletinin kurulmasına karar verdiler.
    Laik Üniter Fransız devleti kopyası TC devletinin Anadolu topraklarında kurulmasını Fransızlar önermiş ve Ankara antlaşması imzalanmıştır. Kemalistler,Fransız mandası altına girince, İstanbul ingiliz hükümetine karşı kendi devleti, yani FR-TC yi kurmaya işte o an karar verdiler. FR-TC devletinin biçiminin Fransız kopyası üniter olması kararı, Kürtlerin daha savaş içinde tasfiye edilmesi kararına yol açmıştır! 
    TC’nin üniter olmasına Fransızlar karar verdi.Kemalistler’in ilk işi, Koçgiri’de haklarının çiğnenmesine isyan eden Kürtlerin kırımı oldu!

    Yani Kürtlerin kullanıldıktan sonra tasfiye edilmelerine daha savaş esnasında,1921 de  başlanmıştır, yoksa 1925 Ş Sait isyanı ile değil!! Ermeniler 1915, Kürtler ise bunun devamı olarak 1921 de yok edilmeye başlanmıştır. Kürt nufusu fazla olduğu için,öldüre öldüre bitirememişlerdir.
    Kuruluşundan beri Türkiye, her türlü Kürt kazanımının -Türkiye toprağı sınırları içerisinde olması şart değil – en büyük nüfusa sahip azınlığı olan Kürtleri bağımsızlık aramak için güçlendireceğinden ya da ilham vereceğinden devamlı olarak korktu. Bu nedenle, siyasi veya askeri oluşum şeklinde ya da halkın temel haklarına bile ilişkin –ki Ankara bunun Kürt devletine yol açabileceğine inanmakta- herhangi bir Kürt güçlenmesi, Türk devletinin birliğine ve bütünlüğüne tehdit olarak düşünüldü.

    Türkiye’nin Kürt düşmanlığı uzun zamandır dış politikasında hem komşularının sınırları içerisindeki, hem de Kürtlerin başarılarının görünür olduğu Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Kürt faaliyetlerini, kazanımlarını ve haklarını kısıtlamak amacını güttü.
    Benzer şekilde, Ankara Kuzey Irak’ta özerk Kürt bölgesi kurulmasına da hararetli bir biçimde karşı çıkmıştı. Türkiye uzun zamandır komşu Irak’ta herhangi bir kurumsal gelişmenin Kürtleri cesaretlendireceğinden ve bağımsız bir Kürt devletine teşvik edeceğinden, böylece Türkiye’nin bütünlüğünü ve topraklarının bölünmezliğini tehdit edeceğinden korktu. 1960’lardan başlayarak Ankara, Kuzey Irak’taki Kürt kazanımlarını önlemek için Bağdat’la yoğun bir şekilde iş birliği yapmıştı.
    Ancak bu politika artık günümüz şartlarında yğrğyemiyor. ırak devlet olarak dağıldığından,TC, orada faaliyet gösteren terörö örgütlerini Kürtleere karşı kışkırtma yolunu tuttu…

    SINIRLARDIŞI KÜRT DÜŞMANLIĞI!

    ROJAVA’YA yönelik Türk politikası, tümüyle Kürt düşmanlığıdır. TC diş işleri bakanlığı, zamanının %60 ından fazlasını Kürt halkının uluslararası alanda güçlenmesinin engellenmesine ayırıyor!

    Kısacası Türkiye, sınırlarının dışı da dahil olmak üzere her yerde Kürt kazanımına aralıksız bir şekilde direndi. Kürtlere siyasal haklar tanınması, Ankara’nın hala sahip olduğu Kürt bağımsızlığına yol açabilir korkusuyla, Türk devlet sistemine ve toprak bütünlüğüne büyük bir tehdit olarak algılanmaya devam diliyor ve AKP şefi Erdoğan, öncüllerinden daha fazla ‘tek millet,tek din, tek barak ve tek dşl’ sloganına sarılıyor!
    Cenevre’de başlayacak Suriye konferansına Kürtlerin katılmasını engellemek için Batıllı Politikacıları satın almaya, rüşvet vererek, onları Kürt karşıtı platforma çekmeye çalışan TC Dış işlerinin bundan başka faaliyeti de zaten yoktur!

    AKP, TC Anayasası’nın 3. maddesindeki “Tek millet, tek bayrak ve tek dil” ilkesinin kaldırılmayacağını ve değiştirilemez olduğunu dayatıyor. Türkiye Anayasası’nın 3. maddesinde bulunan “Tek millet, tek bayrak ve tek dil” ilkesi üzerine kuruldu.
     Bu maddeler kaldırılamaz ve değiştirilemez.
    Bu anlamda fazla bir ümide kapılmamak gerekir. Kürtleri sadece kandırıp kullanmakla meşguller. AKP, TC nin en kötü iktidarıdır.
     
    Türk milletini ele geçiren bu korkunun tarihi, Osmanlı himayesindeki birçok Balkan, Arap, Ermeni halklarının ve Kürtler de dahil diğer etnik grupların –uzun ömürlü Osmanlı İmparatorluğu’nun son çöküşüne sebep olan bir gerçek olan- milliyetçilik akımından etkilendiği ve kendi ulus-devletlerini istedikleri geç on dokuzuncu ve erken yirminci yüzyıla uzanıyor.
     1923 yılında Türk ulus-devletinin Osmanlı İmparatorluğu’nun kalıntılarından kurulmasından sonra, Kürtler yeni kurulan ülkede başlıca azınlık olarak kaldılar. AKP iktidarı, öncülleri gibi, etno-dinsel çeşitliliği ulus inşa etme projesine bir tehdit olarak görmeye devam ediyor..
    ve farklılıkların neden ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için elindeki her türlü aracı kullanıyor.
     Türkiye’nin resmi devlet ideolojisi ayrı bir Kürt ulusu oluşturabilecek izlenimi veren ülkedeki Kürt halkının varlığını ortadan kaldırarak inkar etme amacından vaz geçmiş değil!!

    Ermeniler 1915, Kürtler ise bunun devamı olarak 1921 de yok edilmeye başlanmıştır.Kürt nufusu fazla olduğu için,öldüre öldüre bitirememişler…1923 yılında TC üniter devletinin kurulmasından sonra, Kürtler,ülkede, adsız haksız bir şekilde zamanla yok edilme sürecine sokuldu. TC, bundan sonra Kürtleri, ulus inşa etme projesine bir tehdit olarak gördü ve onları ortadan kaldırmaya karar verdi!
    Suriye’deki Kürtlere yönelik IŞİD saldırılarında gördüğümüz bu politika her zamankinden daha katı şekilde yürürlüktedir.
    TC, kendi varlığını, Kürtlerin yokluğu üzerinde tesis etmektedir.
    IŞİD başta TC olmak üzere düşman güçler tarafından Kürtlerin üzerine sürüldü.

    IŞİD Türkiye adına bir vekalet savaşı yürüttü. IŞİD’in Kobanê üzerinde bu kadar ısrarlı olmasına neden olan Türkiye’ydi. Türkiye IŞİD’e yaptığı yardımların bedeli olarak Kobanê’nin düşürülmesi ve Rojava Devrimi’nin boğulmasını IŞİD’e bir görev olarak verdi..Fakat Cihadistler o kadar modern ağır silah ve Türkiye’den giden 12 000 kişilik kontralara rağmen başarılı olamadılar.
    Böylece Rojava’da yenilen Türkiye oldu. Bu durumda yeniden planlar yaparak kendi resmi ordularını Rojava’ya sokmak istiyorlar!

    Yorum tarafından ermenistanmallari — Ocak 26, 2016 @ 1:46 pm


RSS feed for comments on this post. TrackBack URI

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

%d blogcu bunu beğendi: